21. yüzyılın en çarpıcı gelişmelerinden biri, yapay zekâ (YZ) teknolojilerindeki hızlı ilerlemedir. Yapay zekâ, birçok alanda etkisini gösterirken, sağlık sektörü de bu değişimden nasibini almaktadır. Yıllardır dijitalleşme ve otomasyonun sağlık hizmetlerinde kullanımı üzerine birçok gelişme yaşanmışsa da, yapay zekânın sunduğu potansiyel, küresel sağlık sistemlerinin çalışma şeklini kökten değiştirebilir. Bu bağlamda en dikkat çekici tartışmalardan biri, yapay zekânın insan doktorların yerini alıp alamayacağıdır. Tarihsel olarak daima insanların gözetimine ve duygusal zekasına ihtiyaç duyulan bir alan olarak sağlık hizmetleri, yapay zekânın yükselişiyle yeni bir dönüm noktasına sahne olmaktadır.
Bu makalede, yapay zekânın tıp alanında nasıl kullanıldığını,
sağladığı avantaj ve
potansiyel risklerle birlikte değerlendirerek,
gerçekten de insan doktorların yerini alıp alamayacağı sorusuna ışık tutmaya çalışacağız.
YZ’nin teşhis ve tedavi süreçlerindeki rolü, hasta ve doktor arasındaki etkileşime olan etkisi ve etik boyutları gibi birçok yönü ele alarak, bu önemli konuyu kapsamlı bir şekilde inceleyeceğiz.
Teknolojinin insan sağlığı üzerindeki olumlu ve olumsuz etkilerini anlamak, geleceğin sağlık politikalarını şekillendirecek kilit noktalardan biri olacaktır.
Yapay Zekânın Tıp Alanında Kullanımı
1. Teşhis ve Görüntü Analizi
– Tıbbi Görüntüleme: Yapay zekâ algoritmaları, röntgen, MRI ve BT taramaları gibi tıbbi görüntüleri analiz ederek, insan gözünün kaçırabileceği hastalıkları tespit edebilir. Özellikle kanser tespitinde büyük bir potansiyele sahiptir.
– Dermatolojik Teşhisler: Cilt kanseri gibi dermatolojik hastalıkların teşhisinde yapay zekâ, görüntü analizi sayesinde yüksek doğruluk oranlarıyla çalışabilir.
2. Hastalık Tahmini ve Risk Analizi
– Genetik Analiz: YZ kullanarak genetik veriler analiz edilebilir ve bireylerin belirli hastalıklara yakalanma riskleri tahmin edilebilir.
– Elektrokardiyografi (EKG) Analizi: YZ, EKG sonuçlarını inceleyerek kalp hastalıklarını erken aşamada tespit edebilir ve yüksek risk taşıyan hastaları belirleyebilir.
3. Kişiselleştirilmiş Tedavi ve İlaç Geliştirme
– Kişiye Özel Tedavi Planları: YZ, hastanın geçmiş tıbbi verilerini analiz ederek kişiselleştirilmiş tedavi önerileri sunabilir.
– İlaç Keşfi ve Geliştirilmesi: Yapay zekâ, büyük veri setlerini inceleyerek yeni bileşenlerin ilaç geliştirilme sürecini hızlandırabilir ve klinik deneylerin başarısını öngörebilir.
4. Cerrahi Yardım ve Robotik Cerrahi
– Cerrahi Robotlar: Cerrahi işlemlerde robotik sistemler, yapay zekâ tarafından kontrol edilerek daha hassas ve minimal invaziv operasyonlar gerçekleştirebilir.
– Cerrahi Süreçlerin Planlanması ve Optimizasyonu: YZ algoritmaları cerrahların operasyon öncesi ve sırasındaki kararlarını destekleyebilir, komplikasyon risklerini minimize edebilir.
5. Hasta Yönetimi ve Bakımı
– Elektronik Sağlık Kaydı (EHR) Analizi: YZ, hasta verilerine dayalı olarak bakım yönetimini optimize eder ve doktorların hızlı karar almasını sağlar.
– Chatbotlar ve Sanal Asistanlar: Hasta sorularına yanıt verme, randevu planlama ve sağlık tavsiyesi sunma konularında yardımcı olabilirler.
6. Klinik Araştırmalar
– Veri Analizi ve Belge İnceleme: Klinik araştırmalar sırasında büyük veri kümelerinin analizinde yapay zekâ kullanılarak önemli desen ve buluşlar ortaya çıkarılabilir.
– Hasta Seçimi ve İzleme: Deneyler için uygun adayların seçimi ve bu adayların tedavi dönemleri boyunca izlenmesi işlemlerinde YZ sistemleri büyük rol oynayabilir.
7. Halk Sağlığı ve Epidemiyoloji
– Hastalık İzleme ve Salgın Yönetimi: Yapay zekâ, salgınların seyrini izleyerek ve modelleme yaparak kamu sağlığı için kritik uyarılar sağlamada kullanılabilir.
– Sağlık Politikaları ve Müdahaleler: YZ, toplumsal sağlık verilerini kullanarak, etkili politikalar geliştirilmesine yardımcı olabilir.
Bu başlıklar çerçevesinde yapay zekânın tıbbi uygulama alanları oldukça geniş bir yelpazede yer almakta ve her geçen gün yeni uygulamalar ve teknolojilerle bu yelpaze daha da genişlemektedir.
Yapay Zekanın Tıp Alanında Sağladığı Avantajlar
1. Tanı ve Teşhis:
Yapay zeka, hastalıkların erken teşhisi ve tanısında hız ve doğruluk sağlar.
2. Kişiselleştirilmiş Tedavi:
YZ, hastaların genetik ve sağlık verilerini analiz ederek kişiye özel tedavi planları oluşturur.
3. Görüntüleme ve Analiz:
Yüksek çözünürlüklü tıbbi görüntüleri hızlı bir şekilde analiz eder ve olası anormallikleri tespit eder.
4. İlaç Geliştirme:
Yeni ilaçların keşfi ve geliştirilme sürecini hızlandırır, böylece daha kısa sürede etkili tedaviler bulunur.
5. Telemedisin ve E-sağlık:
Uzaktan hasta takibi ve dijital sağlık çözümleri sunarak, özellikle kırsal bölgelerde erişimi artırır.
6. Robotik Cerrahi:
Robot destekli cerrahilerde hassasiyet ve doğruluğu artırarak iyileşme süresini kısaltır ve komplikasyon riskini azaltır.
7. Veri Analitiği:
Büyük veri setlerini analiz ederek sağlık trendlerini ve risk faktörlerini önceden tahmin eder.
8. Hasta Takibi:
Giyilebilir cihazlar ve mobil uygulamalar yardımıyla hastaların sağlık durumlarını sürekli izler ve anlık geri bildirim sağlar.
Yapay Zekânın Tıp Alanında Kullanımının Potansiyel Riskleri
1. Yanlış Teşhis:
Yanlış verilerle eğitilen YZ sistemleri hatalı teşhisler yapma riski taşır.
2. Veri Güvenliği:
Hasta verilerinin yetkisiz kişilerce ele geçirilmesi, ciddi gizlilik sorunlarına yol açabilir.
3. Algoritmik Yanlılık:
Eşit olmayan veya taraflı eğitim verileri, belirli hasta gruplarına karşı önyargılı sonuçlar üretebilir.
4. Mahremiyet İhlali:
YZ temelli büyük veri analizi, hasta mahremiyetinin ihlaline neden olabilir.
5. Kullanıcı Hataları:
Sağlık çalışanlarının YZ sistemlerini yanlış yorumlaması ya da hatalı kullanması teşhis ve tedavi hatalarına yol açabilir.
6. Hukuki ve Etik Sorunlar:
YZ kullanımı sonucu oluşan hataların ve sorumlulukların yönetimi, mevcut hukuki ve etik çerçevelerle uyumlu olmayabilir.
7. Eşitsiz Erişim:
YZ teknolojilerine erişimin belirli bölgelerle sınırlı kalması, sağlık hizmetlerine erişimde eşitsizlik yaratabilir.
8. İş Güvencesi:
Otomasyon nedeniyle bazı sağlık çalışanları işlerini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabilir.
Yapay Zeka İnsan Doktorlarının Yerini Alabilir Mi?
1. Teşhis:
Yapay zeka hastalıkları teşhis etmede ve tedavi önerilerinde bulunmada önemli ilerlemeler kaydetmiştir. Görüntüleme analizleri (örneğin; röntgen, MR, CT taramaları) ve bazı hastalıkların teşhisi (örneğin; kanser, kalp hastalıkları) konularında yapay zeka algoritmaları oldukça etkili olabilir. Yapay zeka, büyük veri setlerini analiz etme kapasitesi sayesinde insanlar tarafından gözden kaçabilecek detayları tespit edebilir.
Bu noktada net olarak anlaşılıyor ki YZ algoritma kullanımında insandan çok daha etkindir.
2. Hasta İzleme ve Yönetimi:
Yapay zeka kronik hastalıkların yönetiminde, hasta izleme sistemlerinde ve kişiselleştirilmiş tedavi planlarının oluşturulmasında büyük bir potansiyele sahiptir. Telemedisin ve uzaktan izleme teknolojileri sayesinde hastaların evde takibi daha kolay ve etkili hale gelmiştir.
3. Araştırma ve Geliştirme:
Tıp alanında yeni ilaçların ve tedavi yöntemlerinin geliştirilmesinde yapay zeka önemli bir rol oynar. Büyük bilgi ve veri setlerini analiz edebilme yeteneği yeni ilaçların geliştirilmesini hızlandırabilir ve klinik deneylerin daha verimli yürütülmesini sağlar.
4. Yasal ve Etik Sorunlar:
Yapay zekanın tıpta kullanımı yasal ve etik birçok sorunu beraberinde getirir. Hasta mahremiyeti, veri güvenliği, tıbbi hataların sorumluluğu ve yapay zekanın aldığı kararların şeffaflığı bu alanlardaki en önemli konulardır. Yapay zeka sistemlerinin güvenilirliği ve doğruluğu, hastaların yaşamını etkileyebilecek noktalarda olduğu için etik ve yasal çerçevelerin titizlikle oluşturulması gerekir.
5. Hastayla İletişim ve Empati:
Bir doktorun hastaya sunduğu şeyler sadece teşhis ve tedavi önerileriyle sınırlı değildir. Empati, duygusal destek ve hastanın kişisel hikayesini anlama kabiliyeti hekimliğin vazgeçilmez unsurlarıdır. Yapay zeka, şu anki noktasında bu tür insani becerileri sağlayamamakta ve doktor-hasta ilişkisinin insani yönlerini yerine getirmekte oldukça sınırlıdır.
Kısaca: Yapay zeka, tıpta teşhis ve tedavi gibi bazı spesifik alanlarda insan doktorlarının işini büyük ölçüde kolaylaştırsa da tamamen insan doktorlarının yerini alması beklenmemektedir. İnsani empati, etik kararlar, hastayla etkili iletişim ve karmaşık tıbbi durumların yönetimi gibi unsurlar yapay zekanın tamamlayıcı bir rol üstlenmesini gerektirir. Yapay zekanın tıpta kullanımı doktorların yerini almak yerine onların yardımcıları ve takım arkadaşları olarak değerlendirilmelidir.
Ara Not
Makalenin buraya kadar olan kısmını yapay zekadan yardım alarak yazdım. Yapay zekanın görüşleri bu şekilde. Gayet kapsamlı ve net. Sonuç olarak yapay zeka, insan doktorların yerini YZ alabilir mi sorusuna ‘’Yapay zekanın tıpta kullanımı doktorların yerini almak yerine onların yardımcıları ve takım arkadaşları olarak değerlendirilmelidir.’’ Şeklinde cevap veriyor.
Ya da benim anladığım şekilde özetlemek gerekirse algoritma seçme ve kullanımında insandan çok daha hızlı ve doğru kararlar alan YZ, algoritmaları seçip uygulatır; sorumluluğu ise insan alır.
Şimdi en başından süreçleri ve tanımları ele almaya çalışalım.
Tedavi Süreci
1. Randevu ve Hasta Kabul
– Randevu Alma: Hasta, telefon ya da online platformlar üzerinden randevu alır.
– Hasta Kabul: Hasta, hastaneye gelir ve resepsiyonda kendini kaydettirir.
2. İlk Görüşme (Anamnez Alma)
– Genel Tanıtım: Doktor, kendini tanıtır ve hastaya hitap eder.
– Şikayetlerin Dinlenmesi: Doktor, hastanın temel şikayetlerini dinler (örneğin, ağrı, şişlik, yorgunluk vb.).
– Tıbbi Geçmiş: Daha önceki hastalıkları, ilaç kullanımı, alerjiler ve aile hikayesi hakkında bilgi toplar.
– Sosyal Geçmiş: Alkol, sigara kullanımı, iş ve yaşam koşulları gibi faktörler öğrenilir.
3. Fizik Muayene
– Genel Muayene: Hastanın genel sağlık durumu gözlemlenir (boy, kilo, vital bulgular – tansiyon, nabız, solunum hızı, vücut ısısı).
– Sistemik Muayene: Doktor, hastanın şikayetlerine göre ilgili organ sistemlerini detaylı olarak muayene eder (kalp, akciğerler, karın bölgesi vb.).
4. Diagnostik Testlerin İstenmesi (Gerekli Görülürse)
– Laboratuvar Testleri: Kan, idrar, gaita testleri, biyokimya vb.
– Görüntüleme Testleri: Röntgen, Ultrason, MR, BT, EKG gibi görüntüleme yöntemleri.
– Özel Testler: Eğer gerekli görüldüyse, örneğin, biopsiler, endoskopiler vb.
5. Teşhis (Tanı Koyma)
– Verilerin Analizi: Anamnez, fizik muayene ve diagnostik testlerden elde edilen veriler analiz edilir.
– Ayırıcı Tanı: Birden fazla olasılık varsa, çeşitli tanılar göz önünde bulundurulur ve en muhtemel tanıya ulaşılır.
– Kesin Tanı: Bütün veriler ışığında kesin tanı koyulur.
6. Tedavi Planının Oluşturulması
– Tedavi Seçeneklerinin Değerlendirilmesi: Cerrahi müdahale, ilaç tedavisi, fizyoterapi, diyet değişiklikleri vb. çeşitli tedavi seçenekleri değerlendirilir.
– Hasta ile Tedavi Planının Paylaşılması: Tanı ve tedavi seçenekleri hasta ile paylaşılır. Riskler, yararlar ve beklenen sonuçlar hakkında bilgi verilir.
– Hasta Onamının Alınması: Tedaviye başlamadan önce hastadan yazılı ve/veya sözlü onam alınır.
7. Tedavi Uygulaması
– İlaç Tedavisi: Reçete yazılır ve tedavi planına başlanır.
– Cerrahi Müdahale: Ameliyat kararlaştırılmışsa, prosedür ve hazırlıklar gerçekleştirilir.
– Diğer Tedavi Yöntemleri: Fizyoterapi, diyet düzenlemeleri, yaşam tarzı değişiklikleri vb. uygun tedavi yöntemleri uygulanır.
8. Takip ve İzleme
– Kontrol Randevuları: Tedavi sürecinde belirli aralıklarla kontrol randevuları düzenlenir.
– Tedavi Etkinliğinin Değerlendirilmesi: Tedavi sürecinin nasıl ilerlediği değerlendirilir ve gerekirse tedavi planında değişiklikler yapılır.
– Hasta Eğitimi: Hastaya kendi sağlığı ve tedavisi hakkında bilgi verilir, sağlıklı yaşam önerileri sunulur.
Ara Not
Doktorların tanı koyarken izledikleri yolu tüm ayrıntıları ile göz önüne getirdik. Bu süreç ideal olandır ve zaman, koşul ve mekân vb… değişkenler bu süreçteki bazı basamakların süresini ve önemini arttırırken bazılarının azaltabilir.
Şimdi biraz olayın hukuki yönüne gelelim.
Doktorların Tıbbi Sorumluluğu
Tıbbi Sorumluluk Nedir?
– Tanı ve tedavi sorumluluğu:
Hastaya doğru tanı koyma,
uygun tedaviyi seçme ve
bu tedaviyi uygun şekilde uygulama yükümlülüğünü içerir.
– Bilgilendirme ve onam:
Hekimler, hastaları yapılacak işlemler hakkında bilgilendirmeli ve onların aydınlatılmış onamını almalıdır.
– Gizlilik:
Hastaların sağlık bilgilerini gizli tutma yükümlülüğüdür.
– Mesleki gelişim:
Hekimler, sürekli mesleki bilgi ve becerilerini güncel tutmalıdır.
Tıbbi Sorumluluğun İhmali Nedir?
Tıbbi ihmal, hekimin mesleki standartlara uygun olmayan bir şekilde hareket etmesi sonucunda hastaya zarar vermesiyle ortaya çıkar.
Tıbbi sorumluluğun ihmali şu durumları kapsar:
– Tanı hataları: Yanlış teşhis koyma veya tanıyı geciktirme.
– Tedavi hataları: Yanlış tedavi uygulama, tedavi sırasında gerekli özeni göstermeme veya uygun tedaviyi sağlamama.
– Bilgilendirme eksiklikleri: Hekimin hastayı yeterince bilgilendirmemesi veya yanlış bilgilendirme yapması.
– İlaç hataları: Yanlış ilacı yazma, ilaç dozajında hata yapma veya ilaç etkileşimleri hakkında bilgi vermeme.
– Cerrahi hatalar: Yanlış ameliyat yapma, ameliyat sırasında cerrahi ekipmanın unutulması gibi durumlar.
Doktor Tarafından Yanlış Teşhis Konulduğu Nasıl kanıtlanır?
Doktor tarafından yanlış teşhis konulduğunu kanıtlamak çeşitli süreçler ve adımlar gerektirir. İşte bu süreçte izlemeniz gereken bazı adımlar:
1. Tıbbi Kayıtların İncelenmesi: Hastanın tedavi sürecine ait tüm tıbbi kayıtlar (test sonuçları, doktor notları, tedavi planları) detaylı bir şekilde incelenir. Bu kayıtlar, hekimin tanı koyma sürecine hangi bilgilere dayanarak ilerlediğini ve bu süreçte nerede hata yapmış olabileceğini gösterir.
2. Uzman Görüşü Almak: Konuyla ilgili tıbbi alanda yetkin bir uzmandan ikinci bir görüş alınır.
Uzman, mevcut tıbbi kayıtları ve genel tıbbi uygulamaları inceleyerek, tanının doğru olup olmadığını ve niye yanlış olduğunu değerlendirebilir.
3. Tıbbi Geçmişin Analizi: Hastanın tıbbi geçmişi göz önünde bulundurularak yanlış teşhisin olası sonuçları ve hasta üzerindeki etkileri ayrıntılı bir şekilde değerlendirilir. Hekimin bu geçmişi göz ardı ederek tanı koyması, teşhiste yetersiz özen gösterdiğini belirleyebilir.
4. Alternatif Teşhis ve Tedavi Seçeneklerinin Karşılaştırılması: Aynı durumda farklı doktorların nasıl bir teşhis koyduğu ve hangi tedavi seçeneklerini önerdiği karşılaştırılır. Bu, hatalı teşhis olasılığını ortaya koyabilir.
5. Tedavi Sürecinin İncelenmesi: Yanlış teşhisin ardından uygulanan tedavi ve bu tedavinin sonucunda meydana gelen komplikasyonlar gözden geçirilir. Bu durum, hatalı teşhisin hasta üzerinde yarattığı etkileri belgelemek için önemlidir.
6. Hastanın Şikayet ve Yaşantılarının Belirtilmesi: Yanlış teşhisten sonra hastanın yaşadığı sağlık sorunları ve bu sorunlarla ilgili şikayetlerin detaylı bir şekilde kaydedilmesi ve belgelenmesi gerekir.
Genel tıbbi uygulamalar, sağlığı koruma, hastalıkları teşhis etme ve tedavi etme gibi geniş kapsamlı faaliyetleri içerir.
Bu uygulamaların başında muayene, laboratuvar testleri, görüntüleme teknikleri, reçete yazma, cerrahi girişimler ve rehabilitasyon hizmetleri gelir.
Genel tıbbi uygulamaların kaynakları arasında
– tıp fakültelerinde verilen eğitimler,
– tıp literatürü,
– klinik kılavuzlar ve protokoller,
– uzman doktorlar ve tıbbi dernekler tarafından sağlanan bilgiler yer alır.
Ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü gibi uluslararası sağlık kuruluşlarının yayınladığı rehberler de önemlidir.
Tıbbi bilgi ve uygulama kaynakları arasında bir çelişme olduğunda, hangisinin kabul edileceğini belirlemek için dikkate alınması gereken birkaç faktör vardır.
Birincisi, en güncel ve kanıta dayalı bilgiye dayanarak yapılmış öneriler önceliklidir.
İkincisi, konusunda uzmanlaşmış doktorların ve büyük tıbbi derneklerin ortaklaşa kabul ettiği protokoller genellikle güvenilir kabul edilir.
Üçüncüsü, Dünya Sağlık Örgütü gibi uluslararası kuruluşların ve ulusal/yerel sağlık otoritelerinin rehberleri rehberlik eder. Yerel rehberler, bölgesel özellikler ve ihtiyaçlar dikkate alınarak hazırlandığı için ayrıca önemlidir.
Ara Not
Görüldüğü gibi hastaya tanıyı koyarken doktor genel tıbbi uygulamaların en güncelini koymak durumundadır.
Genel tıbbi uygulamaların kaynakları incelendiğinde ise güncellik söz konusu olursa tıp fakültelerinde verilen eğitimlerin arka planda kalacağı açıktır.
Yani kısaca güncel tıbbi uygulamalar olarak hekimlerden istenen sivil toplum kuruluşları, Dünya Sağlık Örgütü ve yerel sağlık otoritelerinin protokol ve rehberlerinin kullanılmasıdır.
Kullanmamak hukukun konusu içinde hekimi dayanaksız bırakır.
Aynı yaklaşım tedavi için de geçerlidir.
Doktorların tedavi için rehber ve protokolleri kullanmasının avantajları:
1. Standartlaştırılmış Bakım:
Rehberler ve protokoller, hastalara bakımın standart bir seviyede verilmesini sağlar. Bu, tedavi sonuçlarının daha öngörülebilir ve tutarlı olmasına yardımcı olur.
2. Kanıta Dayalı Uygulama:
Rehber ve protokoller, geniş çaplı araştırmalara ve klinik çalışmaların bulgularına dayanır. Bu da doktorların, kanıta dayalı ve en güncel bilgi ışığında karar vermelerini sağlar.
3. Hata ve Risk Azaltma:
Standart protokolleri takip etmek, insan hatasını azaltabilir ve komplikasyon riskini en aza indirebilir. Protokoller, karmaşık durumlar için adım adım yol gösterir.
4. Eğitim ve Eğitimde Kolaylık:
Rehberler ve protokoller, tıp öğrencileri ve yeni mezun doktorlar için hızlı ve etkili bir öğrenme aracı sağlar. Gereken bilgiyi kolayca erişilebilir kılarak eğitim sürecini hızlandırır.
5. Karar Verme Sürecinde Yardımcı:
Klinik karar alma süreçlerinde güçlü bir dayanak sağlar. Doktorlar, kompleks durumlarda bile güvenli ve etkili tedaviler seçebilir.
6. Hasta Güveni ve Memnuniyeti:
Hastalar, doktorlarının esaslı ve onaylanmış bir prosedüre göre hareket ettiğini bildiklerinde, tedavi süreçlerine daha fazla güven duyar ve genellikle daha tatmin olurlar.
7. Hukuki Koruma:
Rehber ve protokollere uygun hareket etmek, doktorların hukuki sorunlarla karşılaşma riskini azaltır. Tedavi süreçlerinde adli bir inceleme söz konusu olduğunda, doktorun uygun ve kanıta dayalı bir yöntemi izlediği gösterilebilir.
8. Kaynak Kullanımının Etkinliği:
Rehberlerin doğru şekilde kullanılması, tıbbi kaynakların (zaman, ekipman, ilaç vb.) daha etkin kullanılmasını sağlar ve sağlık sisteminin genel verimliliğini artırır.
Bu faydalar, doktorların ve sağlık ekiplerinin rehber ve protokolleri kullanmalarını önemli ve değerli kılar.
Kısaca özetlemek gerekirse:
Doktorlar Rehber ve Protokol kullanarak
– hukuki sorunlarla karşılaşma riskini azaltırlar.
– Tedavi süreçlerinde adli bir inceleme söz konusu olduğunda, uygun ve kanıta dayalı bir yöntemi izlediklerini gösterilebilirler.
Rehber ve Protokol Kullanmanın Dezavantajları:
– Esnekliğin azalması:
Rehberler ve protokoller hekimlerin kişisel değerlendirmelerini ve deneyimlerini sınırlayabilir.
– Bireysel farklılıkların dikkate alınmaması:
Standart protokoller, nadir veya karmaşık vakaları tam anlamıyla kapsamayabilir.
– Güncellenme zorluğu:
Tıbbi bilgiler hızla değiştiği için rehberlerin sürekli olarak güncellenmesi gerekiyor.
– Aşırı bürokrasi:
Çok sayıda rehber ve protokol, bürokratik işlemleri artırabilir ve hekimlerin iş yükünü artırabilir.
– Klinik deneyimi azaltabilir:
Standart protokollerle çalışmak genç hekimlerin kendi klinik karar verme becerilerini geliştirmelerini engelleyebilir.
– Maliyet getirebilir:
Yeniden eğitim ve uygulamaların revize edilmesi maliyetli olabilir.
Kısaca özetlemek gerekirse:
Rehber ve Protokol kullanmak doktorların
– kişisel değerlendirmelerini ve deneyimlerini sınırlayabilir
– hekimlerin kendi klinik karar verme becerilerini geliştirmelerini engelleyebilir.
Ara Özet
Rehber ve Protokol kullanmak, doktorların hukuki sorunlarla karşılaşma riskini azaltıp tedavi süreçlerinde adli bir inceleme söz konusu olduğunda, uygun ve kanıta dayalı bir yöntemi izlediklerini gösterilebilmelerini sağlarken kişisel değerlendirme ve deneyimlerini sınırlayıp kendi klinik karar verme becerilerini geliştirmelerini engelleyebilir.
Sonuç
Tekrar en başa dönersek
Eğer sistem epistemoloji, yüksek deneyim ve klinik beceri odaklı bir hekim değil de bireyselliğin olabildiğince arka planda tutulduğu kalıplaşmış algoritmaların uygulandığı, standart bir fabrikasyon tamir ekseninde bir tıp kurgulamak isterse tabi ki yapay zeka etkin konuma geçip insan hekimi edilgen bir son karar verici konumuna indirgeyebilir.
Bu söz konusu olduğunda ise insanın doğusu gereği hekim giderek süreç değil sonuç odaklı ve sonuçları değerlendirici bir iş yapmaya başlar. Süreçten kopuş ise insanı olabildiğince manipülasyonlara açık ve edilgen bir konuma iter.
Kişisel Görüşüm:
Eğer sistem, klinik beceri ve yüksek deneyime dayalı bir hekim modeli yerine, bireyselliğin geri plana atıldığı, standart ve algoritmik bir tıp modelini benimserse,
yapay zekâ hekimlerin yerini alıp,
insan hekimleri pasif bir sonuç değerlendirme rolüne indirgeme potansiyeline sahiptir.
Bu senaryo gerçekleştiğinde, doğası gereği hekimler, sonuç odaklı hale gelir ve süreçten koparlar.
Süreçten kopuş, hekimleri manipülasyonlara açık ve edilgen bir konuma iter.
Sonuç itibarıyla, klinik becerilerin ve deneyimlerin süreçten izole edilmesi, tıbbın niteliğinde ciddi bir değişime yol açabilir ve hekimlik mesleğinin özüne zarar verebilir. Bu durum, tıbbi uygulamaların kalitesini düşürebilir.
Dr. İbrahim Çerçi
kuşadası
29.Haziran.2024