Fibromiyalji, giderek daha fazla tanınan yaygın kas-iskelet ağrısı hastalığıdır. Bu hastalık, yaygın kas-iskelet ağrıları, sertlik, yumuşak dokuda hassasiyet, genel yorgunluk ve uyku bozuklukları ile karakterizedir. En sık görülen ağrı bölgeleri boyun, sırt, omuzlar, pelvik kuşak ve uzuvlardır, ancak herhangi bir vücut bölgesi etkilenebilir. Fibromiyalji hastaları, zaman içinde değişen şiddette bir dizi belirti yaşarlar.
Fibromiyalji, kadınları daha yüksek bir oranda etkilemesine rağmen, erkekleri ve çocukları da etkileyebilir.
Fibromiyalji, Batı tıbbı için biraz bir bulmaca niteliğindedir ve bu hastalığın varlığı konusunda bazı şüpheler vardır. Örneğin, klinik tıp üzerine bir kitap, fibromiyaljiyi bir dışlama tanısı olarak değerlendirir, yani bir dizi belirtiye verilen bir “isim”:
Fibromiyalji, evrensel olarak kabul görmese de dışlama yöntemiyle kullanışlı bir tanıdır. Hastalar, daha önce reddedilen veya sadece psikolojik veya sosyal sorunlara bağlanan semptomları açıklamak için bu tanı ile genellenirler.
Doktorlar bazen uygun olmayan şekilde onları (fibromiyalji hastalarını) ‘morali bozan’ hastalar olarak etiketler. Hastanın hayal kırıklığı, çoğu testin normal çıkmasından kaynaklanır ve doktorların sorunun ‘sadece zihinlerinde olduğunu’ düşündüğü korkusunu taşır.
Not: Fibromiyalji, Batı Tıbbı’nda Fibromiyalji ve Akupunktur’da fibromiyalji başlıkları altında kapsamlı olarak ayrı ayrı ele alınmıştır. İki bakışın da ele alınışı, kendi sistematik yöntemleri ve sık kabul edilen kişi /kurumları doğrultusunda mümkün olduğunca yöntemlere eleştiri yapmadan yapılmıştır.
Batı Tıbbında Fibromiyalji
Klinik Belirtiler
Fibromiyalji, çok sayıda hassas noktanın varlığı ve aşağıdaki belirtiler dizisi ile karakterizedir.
• Ağrı
• Hassas noktalar
• Yorgunluk
• Uyku problemleri
Bunların dışında pek çok başka belirti de görülebilir, özellikle:
• Depresyon
• Ellerde ve ayaklarda hissizlik veya karıncalanma (parestezi)
• Konsantrasyon zorluğu ve zayıf hafıza
• Huzursuz bacak sendromu
• Ruhsal değişiklikler
• Göğüs ağrısı
• İrritabl mesane
• Ağrılı adet dönemleri
• Baş dönmesi
• Kaygı
• İrritabl bağırsak
• Baş ağrısı ve yüz ağrısı.
Ağrı
Fibromiyalji ağrısı derindir, yaygın ve kroniktir. Vücudun farklı bölgelerini etkiler ve şiddette farklılık gösterir. Fibromiyalji ağrısı, derin kaslarda hissedilen, atımlar gösteren, seğiren, bıçak saplanır gibi hissettiren ve vuran bir ağrı olarak tanımlanmıştır; bu ağrı, fibromiyalji hastalarını için özellikli bir durumdur.
Sıklıkla var olan nörolojik şikayetler arasında uyuşma, karıncalanma ve yanma hissi bulunur ki bu da hastanın rahatsızlığını artırır. Ağrı ve sertlik genellikle sabahları daha kötüdür. Ağrıyı etkileyen faktörler arasında soğuk/nemli hava, dinlendirici olmayan uyku, fiziksel ve zihinsel yorgunluk, aşırı fiziksel aktivite, fiziksel hareketsizlik, kaygı ve stres yer alır.
Hassas Noktalar
Fibromiyalji hastaları, vücudun farklı bölgelerinde birçok noktada hassasiyet yaşarlar. Bu hem spontan bir hassasiyet hem de basınca karşı olan bir hassasiyettir. Fibromiyaljiyi teşhis etmek için, vücutta nispeten hafif ve sağlam basınç altında anormal derecede hassas olan en az 11 nokta gerekir.
Yorgunluk
Fibromiyalji yorgunluğu sadece yorgun olmaktan çok daha fazladır. Basit günlük aktiviteleri bile engelleyen kapsamlı bir bitkinlik halidir. Zaman zaman hasta hem zihinsel hem de fiziksel olarak sınırlı bir kapasitede kalabilir.
Uyku Problemleri
Birçok fibromiyalji hastasında derin, dinlendirici ve yenileyici bir uyku engelleyen bir uyku bozukluğu bulunmaktadır. Fibromiyalji hastaları genellikle yeterince uyudukları halde yorgun ve tazelikten yoksun bir şekilde uyanırlar.
Bazı çalışmalar, bu uyku sorununun, alfa-dalga kesintili uyku paterni adı verilen bir uyku bozukluğunun bir sonucu olduğunu öne sürmektedir. Bu durumda, derin uyku sıklıkla uyanıklık benzeri beyin aktivitelerinin ani patlamalarıyla kesintiye uğrar. Sonuç olarak, fibromiyalji hastaları uykunun derin yenileyici aşamasını (4. aşama) kaçırırlar. Gece bacak kaslarında kasılmalar (periyodik bacak hareket bozukluğu veya geceleyin miyoklonus) ve huzursuz bacak sendromu da fibromiyalji ile ilişkili olabilir.
Baş ve Yüz Ağrıları
Fibromiyalji yaşayan birçok hastanın ayrıca boyun ve omuzlarında hassasiyet veya sertlikle ilişkili olabilecek baş ve yüz ağrıları vardır. Çene eklemlerini ve çevresindeki kasları etkileyen temporomandibular eklem (TMJ) disfonksiyonu, fibromiyalji hastalarında da sık görülen bir durumdur.
Fibromiyalji Teşhisi
Şu anda fibromiyaljiyi teşhis etmek için kullanılabilen laboratuvar testleri yok. Doktorlar hastanın geçmişi, semptomları, fiziksel muayene ve doğru bir manuel hassas nokta testine dayanmak zorundadır. Muayenenin uygun bir şekilde uygulanması, belirgin noktalarda çoklu hassas noktaların varlığını tespit ettirir.
Bir fibromiyalji hastasının doğru bir teşhis alması için ortalama olarak 5 yıl gerektiği tahmin ediliyor. Birçok doktor hala fibromiyalji hakkında yeterince bilgilendirilmemiş veya eğitilmemiş durumda. Laboratuvar testleri genellikle negatif sonuç verir ve birçok fibromiyalji semptomu diğer durumların semptomlarıyla örtüşebilir, bu da hem doktor hem de hasta için geniş çaplı araştırma maliyetlerine ve hayal kırıklığına yol açabilir.
Dikkate alınması gereken başka bir önemli nokta, romatoid artrit veya lupus gibi diğer hastalıkların varlığının fibromiyalji teşhisini dışlamadığıdır. Fibromiyalji, dışlama yoluyla bir teşhis değildir ve kendi karakteristik özellikleri ile teşhis edilmelidir.
Fibromiyalji teşhisi almak için hasta aşağıdaki teşhis kriterlerini karşılamalıdır (1990 yılında ilk belirlenen teşhis kriterleri):
• Vücudun dört farklı bölgesinde en az 3 ay boyunca yaygın ağrı
• Basınç uygulandığında belirtilen 18 hassas noktadan en az 11’inde hassasiyet veya ağrı olması.
2011 yılında bu kriterler de modifiye edilerek birinci basamakta hassas nokta muayenesinin yeterince yapılmadığı endişesiyle hassas nokta incelemesi çıkartılıp semptomlara dayalı değerlendirmeye geçilmiştir. Tanı için YAS’da (Yaygın Ağrı Skalası) en az 7 puan ve SŞS’de (Semptom Şiddet Skalası) en az 5 puan veya YAS’de 3-6 puan ve SŞS’de en az 9 puan alınması gerekli görülmüş, SŞS’nin tanı konulduktan sonra hastalık şiddetinin takibinde de kullanılabileceği belirtilmiştir. 2013 yılında bu kriterlere de alternatif kriterler geliştirilip; 28 ağrılı bölgeyi ve 10 maddeli semptom etkilenme değerlendirmesini içeren, %81 duyarlılık ve %80 özgüllüğe sahip yeni bir kriterler grubu tanımlanmıştır. Yirmi sekiz ağrılı bölgede, 19 bölgeden farklı olarak sırt ve bel bölgeleri sağ, sol ve orta olarak üçe ayrılıp; el ve el bilekleri, dizler, ayak ve ayak bilekleri eklenmiş; karın ise çıkartılmıştır.
Amerikan Romatoloji Derneği (ACR) son olarak 2016 yılında aşağıda yer alan tanı kriterlerini sunmuştur:
I. Yaygın Ağrı Skalası (YAS):
Yaygın ağrı, aşağıdaki 5 bölgeden en az 4’ünde ağrının olmasıdır; çene, göğüs ve karın ağrısı tek başına yaygın ağrı grubunda sayılmamaktadır. Aşağıdaki her bölge için, son yedi gün içinde devamlı ağrı hissedilen bölgeler işaretlenir. Skor 0 ile 19 arasında olmaktadır.
II. Semptom Şiddet Skalası (SŞS): Semptom Şiddet Skalası A ve B olmak üzere iki grupta değerlendirilerek bu maddelerden alınan toplam skor hesaplanır. A grubunda son 1 hafta içerisindeki yorgunluk, dinlenmeden uyanma, bilişsel bulgular ve somatik semptomları içeren tüm maddeler 0-3 arasında puanlandırılmaktadır (maksimum skor: 9). B grubunda ise son 6 ay içerisindeki baş ağrısı, alt karında ağrı-kramplar, depresyonun varlığı değerlendirilir (maksimum skor: 3). Sonuç olarak SŞS’nin maksimum skoru 12 olur.
Fibromiyalji Şiddet Skalası: Yaygın Ağrı Skalası (YAS) ve Semptom Şiddet Skalasının (SŞS) toplanması ile ortaya çıkar. Buradaki maksimum total skor 19+12=31’dir. Buna göre toplam 12’nin altındaki skorlar fibromiyaljiyi düşündürmez. YAS ≥7 ve SŞS ≥5; ya da YAS=4-6 ve SŞS ≥9 olması fibromiyalji düşündürür. Puan artışıyla hastalık şiddeti artar. Ayrıca eşlik eden başka ağrılı rahatsızlıkların varlığı bu hastalığın varlığını dışlatmamaktadır.
Bu kılavuzlara tamamen katılmayan doktorlar da var. Bazıları, kriterlerin çok katı olduğunu ve gerekli hassas nokta sayısını karşılamasa bile birinin fibromiyalji olabileceğini düşünüyorlar. Diğerleri ise hassas noktaların teşhis aracı olarak ne kadar güvenilir ve geçerli olduğunu sorguluyorlar.
Fibromiyalji Nedenleri
Fibromiyaljinin temel nedeni veya nedenleri hala bilinmemekle birlikte, yeni araştırma bulguları fibromiyaljinin nöroendokrin/nörotransmitter düzensizliği ile merkezi işleme bozukluğu olduğunu göstermektedir gibi görünüyor.
Fibromiyalji olan bazı hastaların, serotonin gibi belirli nörotransmitterlerin düzenlenmesinde değişiklikler yaşadığı görünmektedir. Bunun yanı sıra, ağrı, stres ve kaygı ile ilişkilendirilen ve depresyonla bağlantılı olan substance P gibi bazı neurotransmitterlerin düzenlenmesinde de değişiklikler görülebilir.
Artan sayıda bilimsel çalışma, fibromiyalji hastasında birden fazla fizyolojik anormalliği göstermektedir, bunlar şunları içerir: omurilikteki substance P seviyelerinin artması, beyinin talamus bölgesine düşük kan akışı, HPA ekseni hipofonksiyonu, serotonin ve triptofan düşük seviyeleri ve sitokin fonksiyonundaki anormallikler.
Zayıflama ve azalmış kan akışı yorgunluğun artmasına katkıda bulunabilir. Metabolizma farklılıkları ve sinir aktivitesini etkileyen hormonal madde (nöroendokrin) anormallikleri etkili olabilir.
Wallace, fibromiyaljide etyolojik faktörleri ve yaygınlıklarını şu şekilde özetler:
• Bilinmeyen etiyoloji: %40
• Tek bir travma olayı: %15
• Kötü vücut mekaniği: %15
• Enfeksiyon sonrası: %10
• Duygusal stres: %10
• Otoimmün hastalığa bağlı ikincil: %5
• Diğer sebepler: %5
Fibromiyalji Tedavisi
Batı Tıbbı’nda fibromiyaljinin tedavisi genellikle ağrı kesici ve antidepresan ilaçların kullanımına dayanır. Bazı doktorlar diğer ilaçlarla birlikte aspirin, ibuprofen veya naproksen sodyum gibi nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar (NSAID’ler) reçete eder, ancak NSAID’ler tek başlarına alındığında fibromiyalji ağrısını geçirmede etkili olmamıştır.
Ağrı yönetiminin önemli bir yönü, kas tonunu korumaya ve ağrı ile sertliği azaltmaya yardımcı olan düzenli, hafif egzersiz ve esneme programıdır.
Gerektiğinde uyku ilaçları verilir; bazıları özellikle huzursuz bacaklar veya periyodik bacak hareket bozukluğu tarafından bozulan hastanın uykusuna yardımcı olabilir.
Fibromiyalji tedavisinde tamamlayıcı terapilerin önemini anlayan doktorların sayısı artmaktadır. Bunlar arasında; fizik tedavi, terapötik masaj, miofasyal serbest bırakma terapisi, su terapisi, hafif aerobik egzersizler, akupresür, akupunktur, yoga, gevşeme egzersizleri, solunum teknikleri, aromaterapi, bilişsel terapi, biyofeedback, bitkisel çözümler, besin takviyeleri ve osteopatik veya kiropraktik manipülasyon yer alır.
Janet Travell’ın Tetik Noktalar Üzerine Yaptığı Çalışmalar
Tetik Noktanın Fizyolojisi
Kas lifinde kasılmanın gerçekleştiği yer mikroskopik bir birim olan sarkomerdir. En küçük hareketleri bile yapabilmek için milyonlarca sarkomerin kasılması gerekir. Bir tetik nokta, aşırı uyarılmış sarkomerlerin kasılmış durumlarını serbest bırakamaması durumunda oluşur.
Normalde, sarkomerler, dolaşım sisteminin ihtiyaçlarını karşılayan kılcal damarlardan kan dolaşımı yapmak üzere kasılıp gevşemeyi sağlayan minik pompalar gibi hareket eder. Bir tetik noktada sarkomerler kasılmayı sürdürdüğünde, kan akışı o bölgede neredeyse durur. Bunun sonucunda oksijen eksikliği oluşur ve metabolizma atıkları birikir, bu durum tetik noktayı tahriş eder. Beyin, bu acil duruma kas için bir dinlenme politikası başlatana kadar ağrı sinyalleri gönderir. Kası kullanmaktan vazgeçersiniz ve kas kısalır, sıkılaşır.
Miyofasyal Tetik Noktalarının Aktive Olması
Miyofasyal tetik noktalarının aktive olmasının en önemli nedenlerinden biri, kasın maruz kaldığı travmadır; bu ya doğrudan bir yaralanma veya ani gerilme şeklinde olabilir, ya da kas aşırı veya alışılmadık egzersize maruz kaldığında gerçekleşebilir. Aktivasyon diğer zamanlarda, kasın tekrarlanan hafif travmalara veya sürekli aşırı yüklendiği durumlarda olduğu gibi daha yavaş bir şekilde gerçekleşebilir (tekrarlayan gerilme). Kaslara travma, bir iltihabi reaksiyon gelişmesine yol açar ve bununla ilişkilendirilen hücresel hasar, bradikinin, prostaglandinler, histamin, serotonin ve duyusal sinir liflerini duyarlı hale getirebilen potasyum iyonları gibi çeşitli kimyasal maddelerin salınmasına neden olur. Bu tür uyarılar beyne iletilir.
A-delta liflerinin duyarlı hale gelmesinin sonucu, hemen ortaya çıkan, kısa süreli, keskin bir ağrı olan “ilk” ağrının gelişimidir. C afferent liflerinin duyarlı hale gelmesinin sonucu, sürekli, belirsiz, donuk ve sızlayan bir ağrı tipinin gelişimidir; bu ağrı, aktive olan tetik noktasına yakın bir bölgeye veya zaman zaman tetik noktasından uzak bir bölgeye yönlendirilebilir.
Bir tetik nokta çeşitli türde duyusal sinir liflerini içermelidir; ancak, aktive olmasına ve uzun süreli, potansiyel olarak engelleyici olan bu “ikinci” tip yönlendirilmiş ağrının ortaya çıkmasına neden olan duyarlı C afferent liflerin uyarılmasıdır. Bu durum, aktive olan bir tetik noktanın esasen duyarlı C-polimodal nösiseptörlerin yoğun bir topluluğu olduğu anlamına gelir. Kaslarını duygusal olarak gergin olan biri tarafından sürekli kasılma durumunda tutulduğunda da tetik noktalar aktive olabilir.
Yukarıdaki ifade Çin tıbbı terimlerle çevrildiğinde, bir tetik noktanın kaslarda (ve Kas kanallarında) Qi’nin durgunluğu olan bir alan olduğunu; aynı zamanda duygusal stresin, kaslardaki Qi’nin durgunluğuna neden olabilecek etiyolojik faktör olabileceğini ifade eder.
Bu aktivasyonun diğer nedenleri aşırı soğuk, aşırı sıcak, nem veya hava akımları gibi olumsuz çevresel koşullardır. Ayrıca, örneğin uzun süreli yatak istirahati, bir uzvun felci ve vücudun bir kısmının alçıya alınması gibi kasların uzun süreli immobilizasyonu sonucu olabilir. Ayrıca, ateşli hastalıkların seyri sırasında da meydana gelebilir. Yine, yukarıdaki ifade, Çin tıbbının, kronik kas ağrısının bir nedeni olarak dış patojenik faktörlerin vücutta kalmasına olan bakışını doğrular.
Son olarak, genellikle primer fibromiyalji sendromundaki tetik/hassas noktaların aktivasyonundan sorumlu faktör(ler) bilinmemektedir. Şu an kriptojenik olarak kabul edilen bu aktivasyonun sonunda, henüz tanınmamış bir sistemik biyokimyasal bozukluktan kaynaklandığına dair nedenler bulunmaktadır.
Miyofasyal Tetik Noktalarının İkincil Aktivasyonu
Tetik noktaların birincil aktivasyonu sonucunda bir kasın ağrı geliştirdiğinde, tetik noktalar aynı süreci ikincil bir olay olarak sinerjik kaslarda ve ayrıca antagonist kaslarda da yaşayabilir; bu, başlangıçta etkilenen kasın gerilimini dengelemek için gerilen kaslarda gerçekleşebilir. Ayrıca, tetik noktalar, ağrının yönlendirildiği bir alanda bulunan herhangi bir kasın ikincil bir olay olarak aktive olma eğilimindedir. Bu, sadece birincil miyofasyal tetik noktalardan kaynaklanan ağrıyla değil, aynı zamanda miyokard enfarktüsü gibi bazı iç organ hastalıklarından veya disk veya faset eklem dejenerasyonu gibi bazı somatik bozukluklardan kaynaklanan ağrılarla da gerçekleşebilir.
Travell ve Simmons, referans bir bölgede ikincil olarak aktive olan tetik noktalara “uydu tetik noktaları” adını verirler. Baldry’ye göre, bu noktalar daha da uzak bir referans bölgesine ağrıya neden olabilirler; bu nedenle, bu domino etkisiyle zaman zaman ağrının oldukça uzak bir mesafeye yayıldığı açıktır. Tetik noktaları, genellikle akupunktur kanalının takip ettiği yola oldukça yakın bir şekilde uzanan bir hat boyunca yayılabilmektedir. Örneğin, posterior göğüs duvarının alt kısmında bir tetik noktanın birincil olarak aktive olması, kalçaya yönlendirilen ağrıya neden olabilir ve uydu tetik noktalarının Mesane kanalı boyunca aşağıya doğru uzaması da mümkündür.
Dokunulabilir Sıkı Bantlar
Gergin bantların devamlılığı, kas liflerinin sürdürülen kasılmasının ve metabolitlerin birikmesinin damarlardaki dolaşımın kısmen bozulmasından kaynaklanabilir. Bu durum damarların daralmasına sebep olan bir vazokonstriktör refleks tepkisine yol açar. Gergin bantların bu vasküler etkisi, Çin tıbbı bakış açısından ilginçtir çünkü bu durum, Kan Bağlantı (Luo) kanallarında Kan Stazı olduğunu ima eder. Bu, kronik hastalıkların geç dönemlerinde (ve kronik fibromiyaljide) meydana gelen bir durumdur.
Bu, tetik noktaların etrafındaki kaslardan alınan biyopsi örneklerinde kılcal damarların endotel hücrelerindeki değişiklikleri gösteren bulgular tarafından desteklenmektedir. Baldry, aktive olan tetik noktalarından gelen ağrının izlediği yolların genellikle akupunktur kanalları ile çakıştığını gözlemlemiştir. MacDonald, kronik kas-iskelet sistemi ağrısı olan 52 hastaya ağrı haritaları çizmelerini istedi. Yüzde 85’i ağrı bölgelerini bağlayan çizgiler çizdi: bu çizgilerin %96’sı tam olarak akupunktur kanallarına denk geldi. Bu şekilde, tetik noktalardan yönlendirilen ağrı alanları, Kas kanallarının yollarına yakından benzemektedir.
Akupunktur’da Fibromiyalji
Çin tıbbı açısından fibromiyaljinin patolojisini anlamak için üç yapıyı kısaca incelemeliyiz:
• Deri ile kaslar arasındaki boşluk (Cou Li)
• Bağlantı (Luo) kanalları
• Kas kanalları.
Deri ile Kaslar Arasındaki Boşluk (Cou Li)
İlk olarak bu alanın antik kitaplarda nasıl yer aldığına göz atalım. Aşağıda Cou Li alanın antik kitaplarda yer aldığı cümleler tırnak içinde gösterilmiştir:
‘’Kişi cinsel yaşamını düzenlemeli, diyetindeki tatlar konusunda aşırıya kaçmamalı; aksi takdirde vücut zayıflar ve patojenik faktörler Cou Li’ye girebilir. Cou, İç Organların deri deseni ve iç organların kalıbı olan bir alandır. Li ise deri modeli ve İç Organlardır.’’
‘’Berrak Yang Cou Li’yi açar, bulanık Yin Beş Zang’a geri döner.’’
Bu, doğası gereği Yang olan Savunma Qi’sinin, ter gözeneklerinde deri ile kaslar arasındaki alanda dağıldığı anlamına gelir. Gözenekler kapalı olduğunda ve deri ile kaslar arasındaki boşluk tıkanmış olduğunda, Savunma Qi’si dağılamaz ve Üst Burner engellenir. Bu, ateşe neden olabilir. Deri ile kaslar arasındaki boşluk çok “açık” olduğunda ise, kendiliğinden terleme olur.
Cou Li, iki yönü içeren karmaşık bir yapıdır: Cou, vücuttaki “boşlukları” temsil eder ve bunlar arasında Deri ile kaslar arasındaki boşluk da olan Üçlü Isıtıcı’nın alanları bulunur; Li ise deri, et ve iç organların “desenleri” veya “taneleri”dir. İkincisi, muhtemelen “Huang” zarlarına ait olan vücudun bağ dokularıdır.
Fibromiyalji bağlamında en önemli Cou boşluğu, deri ile kaslar arasındaki boşluktur. Savunma Qi’si burada dolaşır, ter oluşur ve deri gözenekleri düzenlenir. Deri ile kaslar arasındaki boşluk iyi düzenlendiğinde, Savunma Qi’si bu alanda normal şekilde yayılır, vücudu dış patojenik faktörlere karşı korur ve deri gözenekleri düzenlenir, yani doğru zamanlarda açılıp kapanır.
Patolojide, deri ile kaslar arasındaki boşluk, kas ağrısına, uzuvlarda ağırlık hissine ve yorgunluğa neden olan Nem’in yerleştiği yerdir. Nem elbette başta mat baş ağrıları olmak üzere fibromiyaljinin bir özelliği olan donuk baş ağrılarına da sebep olabilir.
Bağlantı (Luo) kanalları
Bağlantı kanalları Luo Mai olarak adlandırılır: Luo, “ağ” anlamına gelir. Ana kanallar Jing Mai olarak adlandırılır ve Jing, “çizgi”, “yol”, “yolculuk” anlamına gelir. Dolayısıyla, Ana kanallar, bir dikey Qi akışını ima eden yollar veya hatlarla ilişkilendirilirken, Bağlantı kanalları, her yöne akan bir ağın Qi akışını ima eden bir ağa benzetilir.
Bağlantı kanalları, Ana kanallardan daha yüzeyseldir ve Ana kanalların yaptığı gibi dikey olarak değil, her yöne doğru ilerlerler. Özellikle, deri ile kaslar arasındaki boşluğu, yani Cou Li alanını doldururlar.
Bağlantı kanalları vücudun yüzeyini ve deri ile kaslar arasındaki boşluğu suladığından, vücudu dış patojenik faktörlerin istilasından korurlar. Bu nedenle, dış patojenik faktörler tarafından ilk istila edilen kanallardır. Örneğin, dışarıdan bir Rüzgar istilası yaşadığımızda, Bağlantı kanalları ilk istila etkilenenlerdir.
‘’ İnsan, Qi’yi yiyeceklerden alır: Bu mideye girer, Akciğerlere taşınır [yani, Yiyecek-Qi]… bu Qi’ye dönüşür, rafine kısmı Besleyici Qi olur, kaba kısmı Savunma Qi olur. Besleyici Qi kan damarlarında [ve kanallarda] akar, Savunma Qi ise kanalların dışında akar.’’
Savunma Qi, besinlerin ve sudan gelen kaba kısımdan elde edilir, yapısı kaygandır, bu nedenle kanallara giremez. Bu yüzden derinin altında dolaşır, kaslar arasında dolaşır, zarlar arasında buharlaşır ve göğüs ile karın bölgesine yayılır.’’
Bu nedenle, Bağlantı kanallarının koruyucu işlevi, Savunma Qi’nin deri ile kaslar arasındaki boşlukta dolaşımı ile sıkı sıkıya bağlantılıdır.
Bağlantı kanalları, patojenik faktörler tarafından ilk istila edilenlerdir; Fibromiyaljide, deri ile kaslar arasındaki boşluğa (Cou Li) yerleşen Nem tarafından istila edilirler ve kas ağrısına ve uzuvlarda ağırlık hissine neden olurlar.
‘’Vücudu patojenik faktörler istila ettiğinde öncelikle deriye nüfuz ederler, deri gevşediğinde, deri ile kaslar arasındaki boşluk [cou li] açılır ve patojenik faktörler bu alanı istila ederler. Patojenik faktörler daha sonra Bağlantı kanallarına girer ve kas ağrılarına neden olur; ardından Ana kanallara girerler.’’
Kanal ağının üç katmanını Savunma Qi, Besleyici Qi ve Kan türündeki Qi’ye bağlayabiliriz.
• Yüzeyde, Bağlantı kanalları = Savunma-Qi seviyesi.
• Merkezde, Ana kanallar = Qi ve Besleyici-Qi seviyesi.
• İçeride, Derin Bağlantı kanalları = Kan seviyesi.
Fibromiyalji bağlamında, patojenik faktör Kan Bağlantı kanallarında olduğunda, donuk bir ağrı yerine Kan stazı ve şiddetli ağrı oluşur.
Dış patojenik faktörler genellikle öncelikle Bağlantı kanallarını işgal eder; ayrıca Kas kanallarını da işgal ederler. Eğer sadece Kas kanalları işgal edilmişse, ana semptomlar sadece kasların sertliği ve ağrısıdır ve boğaz ağrısı, ateş vb. gibi içsel belirtiler olmaz. Bu, hem Kas hem de Bağlantı kanallarının dış belirtiler olmadan Nemin işgali altında olduğu fibromiyalji patolojisidir.
Rüzgar
Rüzgar Bağlantı kanalına nüfuz ettiğinde, Rüzgar’ın tipik başlangıç belirtilerine neden olur, yani soğuktan kaçınma, ateş (dokunmaya sıcak cilt), boğaz ağrısı, Dalgalı nabız vb. Rüzgar genellikle Akciğerler, Kalın Bağırsak ve Mide Bağlantı kanallarına nüfuz eder.
Fibromiyalji durumunda, kaslarda Rüzgar’ın işgaline işaret eden ana belirti, yer değiştiren bir ağrıdır.
Nem
Dış Nemişlik, ilk aşamalarda soğuktan kaçınma ve ateşe sebep olurken ek olarak bulantı, kusma, ishal, ağırlık hissi ve şişmiş bezler gibi belirtilere yol açar. Başlıca Kalın Bağırsak, Mide, Dalak ve Karaciğer kanallarına işgal eder.
Eğer Nemlilik atılamazsa, kolayca kronik hale gelip cildin ve kasların arasındaki alana ya da eklemlere yerleşir. Cilt ve kaslar arasındaki alana (enerjetik olarak, Bağlantı kanalının olduğu alana) yerleşen Nemlilik, sıklıkla post-viral yorgunluk sendromu ve fibromiyaljide görülür.
Soğuk
Dış Soğuk, ağrı ve kasılmaya neden olur. Kaslarda ve cilt ile kaslar arasındaki alanda yerleştiğinde, Nemlilikten kaynaklanan genelleşmiş ağrıya göre daha yoğun bir ağrıya sebep olur ve genellikle o kadar yaygın değildir.
Kas Kanalları
“Kas kanalları” sadece Batı tıbbında anlaşıldığı şekliyle kaslardan ibaret değildir; aynı zamanda kanal sisteminin ayrılmaz bir parçasını oluşturur ve vücudun Qi ve Kan dolaşımında ve dış çevreye uyum sağlamada önemli işlevleri yerine getirir.
Kas kanallarının altı ana özelliği vardır:
• Vücudun yüzeyinde bulunurlar
• İç Organlarla bağlantılı değillerdir
• Hepsinin kökeni uzuvlardadır
• Genellikle Ana kanalların rotasını izlerler
• Ana kanalların üzerindeki büyük kasların şeklini takip ederler
• Her biri aynı polariteye (Yin veya Yang) ve aynı enerji potansiyeline (Bacak veya Kol) sahip üçer kanaldan oluşan dört gruba ayrılırlar.
Kas kanalları vücudun yüzeyinde bulunur ve bu nedenle vücudun “Dış” kısmının bir parçasıdır. Bu, iç Organlar tarafından oluşturulan vücut “İç” kısmından farklı olarak, Kas kanalları vücudun “Dış” kısmının bir parçası olarak kabul edilir. Bununla birlikte, Kas kanalları, Luo (Bağlantı) kanalları için olanın farklı bir anlamında vücudun “Dış” kısmını oluşturur.
Bağlantı kanalları, vücudun “Dış” kısmını daha çok enerjetik bir anlamda oluşturur: Bunlar, Ana kanallar ile cilt arasında, her yöne doğru uzanan yüzeysel kanallardır. Başlangıçta patojenik faktörlerin bedene girdiği ve Savunma Qi’sinin dolaştığı kanallardır.
Ana kanallara doğrudan bağlı oldukları için Bağlantı kanalları, patojenik faktörlerin bu kanallara nüfuz edebileceği ana yolu oluşturur. Bağlantı kanalları aynı zamanda cilt ve kaslar arasında uzanır; bu tanımı daha çok enerjetik bir anlamda, anatomik bir anlamdan ziyade anlamak gerekir. Bu bağlamda, “kaslar” ifadesi “cilt ile kaslar arasındaki boşluk” içinde “kaslar” ile “Kas Kanalları’ndaki kaslar” aynı anlamı taşımaz. “Cilt ile kaslar arasındaki boşluk” içindeki “kaslar” öncelikle bir enerji tabakası anlamına gelir ve belirli bir enerji derinliğini işaret eder, yani cilt ve tendonların enerji tabakaları arasında bir yerdedir. “Kas Kanalları’ndaki kaslar” ise gerçek iskelet kaslarıdır; bazıları cilde yakın olan bazıları ise daha derindedir.
Bağlantı kanallarına kıyasla, Kas Kanalları daha çok anatomik bir anlamda bedenin “Dışı”nın bir parçasıdır. Kas kanalları da dış patojenik faktörler tarafından kolayca istila edilebilir; ancak, bu istilalar genellikle ağrı, sızı veya sertlik gibi kas semptomlarıyla ortaya çıkar. Bununla birlikte, Bağlantı kanallarının istila edilmesi durumunda görülen soğuğa karşı isteksizlik, ateş, boğaz ağrısı gibi genel belirtiler olmaksızın ortaya çıkar. Fibromiyalji belirtileri, dış istila belirtileri olmadan Kas Kanallarının istila edilmesinin iyi bir örneğidir.
Kas kanallarının patolojisi, Fazlalık veya Eksiklik olmak üzere iki temel durumu içerir Fazlalık, ağrı, kasılma, sertlikle kendini gösterirken; Eksiklik, gevşeklik, sarkma ve donuk bir sızıyla kendini gösterir. Ayrıca Kas kanallarının patolojisi, Karıncalanma, kaslardaki Balgam gibi Dolu durumlardan veya Kan eksikliği gibi Boş durumlardan kaynaklanabilir.
Fibromiyaljide, Kas kanalları, Kas ağrısı belirtileriyle ilişkilidir ve bu belirtiler genellikle Nem, Rüzgar, Soğuk, Qi durgunluğu veya Kan durağanlaşması nedeniyle olabilir.
Fibromiyalji’nin Akupunktur’a göre Kökeni
Fibromiyaljinin ana nedenleri şunlardır:
– Harici patojen faktörlerin (Nem, Rüzgar, Soğuk) istilası
– Duygusal stres
– Düzensiz beslenme
– Aşırı fiziksel çalışma
Harici Patojen Faktörlerin İstilası
Nemlilik
Fibromiyaljide en yaygın harici patojen faktör nemdir. Nem, vücuda ayaklardan nüfuz eden ve yukarı doğru akan “sinsi” bir patojen faktördür. Nem, nemli hava koşullarına maruz kalmak, nemli bir ortamda yaşamak, nemli çimlerde oturmak, ıslak bir mayo giymek vb. durumlardan kaynaklanır.
Nem, kaslarla deri arasındaki boşluğa yerleşerek kas ağrısına ve bacaklarda ağırlık hissine neden olur. Bu, fibromiyaljide en yaygın patojen faktördür ve patolojide önemli bir rol oynar.
Deri ile kaslar arasındaki alana yerleştiğinde kas ağrısına neden olmanın yanı sıra, başın içinde de yerleşebilir. Bu durum, donuk baş ağrıları, yüz ağrısı ve başın karışık hissedilmesine yol açabilir.
Rüzgar
Rüzgar, deri ile kaslar arasındaki alana veya kaslara kenddoğrudan işleyebilir. Rüzgar, kasların kasılmasına ve ağrıya neden olur. Rüzgar nedenli ağrının özelliği, gün içinde yer değiştirmesidir. Dikkat edilmesi gereken bir nokta, Nemlilik kaynaklı olan ağrı da birden fazla yeri etkilerken rüzgar nedenli ağrının gün içinde yer değiştirmesidir.
Soğuk
Harici Soğuk kasları işgal edip kasılma ve ağrıya neden olur. Soğuktan gelen ağrı Nem veya Rüzgardan gelen ağrıdan daha yoğundur; daha lokalizedir ve yayılmaz veya gün içinde hareket etmez. Genellikle fibromiyaljide birden fazla bölgede ağrı yaşayan hastalarda görülmez. Bununla birlikte, Soğuk genellikle Nem ile birleşir.
Duygusal Stres
Öfke, suçluluk, utanç, korku, endişe, üzüntü veya keder gibi duygusal stres genellikle başlangıçta Qi (enerji) tıkanıklığına yol açar. Qi tıkanıklığı özellikle boyun ve omuz kaslarını etkileyebilir ve fibromiyaljinin kas ağrısına katkıda bulunabilir.
Düzensiz Beslenme
Yağlı yiyeceklerin, kızartmaların ve süt ürünlerinin aşırı tüketimi Nem’e yol açabilir ve bu durum fibromiyaljinin ana patojenik faktörüdür.
Besin türünden bağımsız olarak, düzensiz beslenme de Nem’in önemli bir sebebidir. “Düzensiz beslenme” aceleyle yemek yemek, çalışırken yemek yemek, gece geç saatlerde yemek yemek, öğün atlamak gibi durumları içerir.
Aşırı Fiziksel Çalışma
Aşırı fiziksel çalışma, Dalak, Karaciğer ve Böbrekleri zayıflatır. Bu durum sıklıkla Yang eksikliğine yol açar. Fibromiyaljide, genellikle temelde Dalak ve Böbreklerin eksikliği bulunur.
Fibromiyalji Hastalığının Süreci
Fibromiyalji patolojisi her zaman Hem Dolu Hem de Boş durumlarla karakterizedir.
Dolu durumlar şunlardır:
• Rutubet (Nem)
• Qi tıkanıklığı
• Kan pıhtılaşması.
Boş Durumlar şunlardır:
• Dalak-Qi veya Dalak-Yang eksikliği
• Dalak ve Böbrek-Yang eksikliği
• Karaciğer Kanı eksikliği
• Karaciğer ve Böbrek-Yin eksikliği.
Fibromiyalji pratikte her zaman Dolu ve Boş desenlerin bir kombinasyonunu içerdiği unutulmamalıdır, örneğin, Nemlilikle Dalak ve Böbrek-Yang eksikliği. Aynı şekilde Dolu desenleri birbirleriyle de birleşebilir. Örneğin, Nemlilikle Qi durgunluğu.
Dolu
Doluluk durumlarında ağrı daha yoğun olur, nabız dolgun olup dil kalın bir tabakayla kaplanmış olabilir.
Rutubet (Nem)
Fibromiyaljinin patolojisinde en önemli patojenik faktör nemdir. Genel bir kas ağrısına ve vücut ağırlığı hissine sebep olur. Üst uzuvları da etkiler, ancak özellikle alt uzuvlarda daha belirgindir.
Nem, aynı zamanda başta donuk baş ağrılarına, zayıf belleğe, konsantrasyon zorluğuna ve kafanın karışık hissedilmesine sebep olabilir.
Nem, soğuk veya sıcak ile birlikte de olabilir.
Qi Tıkanıklığı
Fibromiyaljide hem kas ağrısı hem de eklem ağrısının bir nedeni Qi durgunluğudur. Ağrı, Nemden daha yoğun olup şişkinlik hissi verir. Hastada belirgin karın şişkinliğiyle birlikte irritabl bağırsak sendromu da görülebilir.
Kan Durağanlığı
Fibromiyaljide kan stazı yalnızca uzun süreli, kronik vakalarda ortaya çıkar. Her zaman uzun süreli Qi durgunluğundan kaynaklanırken Derin (Kan) ve Bağlantı (Luo) kanallarını etkiler. Kan stazı yoğun, bıçak saplanır gibi bir ağrıya sebep olabilir; hem kaslarda hem de eklemlerde olabilir ve genellikle geceleri daha kötü olur.
Boş
Dalak-Qi veya Dalak-Yang Yetmezliği
“Dalak-Qi veya Dalak-Yang yetmezliği” durumlarında hastada şiddetli yorgunluk hissi oluşur ve sindirim sorunları yaşanır; irritabl bağırsak sendromu, karın şişkinliği, gevşek dışkılama ve iştahsızlık gibi.
Dalak ve Böbrek Yang yetmezliğinde, hasta yine aşırı yorgunluk hisseder ve ayrıca soğukluk da hissedilir (soğuk ayaklar ve eller yaşayabilir). Sindirim sorunları da devam edebilir, bu sefer şiddetli karın şişkinliği, gevşek dışkılar ve iştahsızlık şeklinde ortaya çıkar.
Dalak ve Böbrek Yang yetmezliği, daha ileri bir fibromiyalji durumunu temsil eder ve başlıca belirtileri yorgunluk, yatma isteği, üşüme hissi, soğuk eller ve ayaklar, bel ağrısı, sık idrara çıkma, baş dönmesi ve kulak çınlamasıdır.
Karaciğer-Kan Eksikliği
Karaciğer-Kan eksikliği, kadınlarda fibromiyaljinin sık rastlanan bir temel nedenidir çünkü Karaciğer sinirleri kontrol eder ve Karaciğer-Kan eksikliği, genellikle Nemlilik ve diğer patojenik faktörlerin sinirlere yerleşmesine izin verir.
Karaciğer-Kan eksikliğinin başlıca belirtileri az adet olma, bulanık görme, görme lekeleri, baş dönmesi, uzuvlarda uyuşma ve/veya karıncalanma, kuru saç ve soluk dildir.
Karaciğer ve Böbrek Yin Eksikliği
Liver ve Böbrek-Yin eksikliği, yalnızca yaşlılarda görülen çok kronik ve ileri durumlarda fibromiyaljinin ana belirtileridir. Ana belirtiler arasında seyrek adetler, bulanık görme, kuru gözler, uçuşan cisimler, baş dönmesi, uzuvlarda uyuşma ve/veya karıncalanma, kuru saçlar, kulak çınlaması, akşamları sıcak hissetme, gece terlemesi, dil üzerinde bir kaplama olmaması yer alır.
Dr. İbrahim Çerçi
Kuşadası
21.Aralık.2023