Bildiğiniz gibi, çakra enerji sistemi, Geleneksel Çin Tıbbından (TCM) farklı bir mirastan gelmektedir.
Bu makalede bu iki tıbbi uygulamanın çeşitli benzerliklerini ve farklılıklarını ele alacak, ancak biz uygulayıcılar olarak, bu iki felsefeyi birlikte nasıl kullanabileceğimizi ve hastalarımızın yararına nasıl çalışabileceğimizi gösterecektir.
Bu makalede, TCM teşhis ve analizinin çakra dengesizliğini belirlemek için nasıl kullanılabileceğini ve çakra enerjilerini dengeleyip tedavi ederek, bu iki geleneksel tıp sistemini gerçekten birleştiren yepyeni bir tıp paradigması oluşturabileceğimizi öğreneceksiniz.
Çakra enerjisi felsefesinin köklerinin Hint Ayurveda tıp sisteminde yattığı düşünülmektedir. Çok çeşitli geleneksel tıp türleri vardır; her biri farklı bir felsefeye dayanır ancak her biri bir şekilde hayati bir gücü vurgular.
Ayurveda tıbbı, Tibet ve Japon geleneksel tıplarında olduğu gibi hayati gücü “prana” olarak adlandırır. TCM’de hayati güç “chi” olarak adlandırılır.
Çakra enerji sistemi felsefesinin geliştiği tek geleneksel yol Ayurveda tıbbı değildir. Pek çok geleneksel tıp yaklaşımı, çakra enerji sisteminin gelişimine katkıda bulunmuştur. Geleneksel Tibet, Budist ve Vietnam metinleri, bugün çakralar olarak kabul ettiğimiz kavramı oluşturan etkenlerden bazılarıdır. Alternatif tıpta, son iki binyıl boyunca nesilden nesile aktarılan ve bugüne dek gelen, olağanüstü zengin bir kaynak bulunmaktadır.
AYURVEDA TIBBI
Ayurveda tıbbının, eski Hindu metinleri olan Vedalar’dan kaynaklandığı söylenir. Ayus “hayat” ve veda “bilgi” anlamına gelir.
Çoğu bilim insanı şimdi Ayurveda’nın Hindu ve Budist geleneklerinin bir birleşiminden doğduğuna inanmaktadır.
Jacqueline Young’ın “The Healing Path” (Şifa Yolu) kitabından alıntı yaparsak,
“Vücut, beş büyük ilkel elementin (panchamahabhuta)
eter (akasha),
hava (vayu),
ateş (agni),
su (jala) ve
toprak (prithvi)
üç hümör (dosha) olarak bilinen
rüzgar (vata),
safra (pitta) ve
balgam (kapha) oluşturmak için birleştiği mikroskobik bir evren olarak görülür.
Her dosha, vücutla ilgili kendi niteliklerine ve işlevlerine sahiptir. Bu doshalar arasındaki denge, bireysel yapıyı (prakriti) ve hastalığa yatkınlığı belirler.
Yapı, bir kişinin “sindirim ateşinin” (agni) ve bağırsak fonksiyonunun (kostha) gücünden de etkilenir.
Yedi doku (dhatu) ve bunların atık ürünleri (mala) fiziksel bedeni oluşturur ve bir kanal ağı sıvıları ve özleri vücuda dolaştırır.
Yaşam tarzı, zihinsel veya dış faktörlerin bu bileşenlerden bir veya daha fazlasında dengesizlik yaratması durumunda hastalık ortaya çıkar.
TEŞHİS VE TEDAVİ
Ayurvedik teşhiste tipik olarak sekiz aşamalı bir yaklaşım kullanılır ve bu yaklaşım
nabız,
dil,
ses,
cilt dokusu,
görme,
genel görünüm,
idrar ve
dışkıyı içerir.
Bu unsurların incelenmesinden elde edilen bilgiler, kişinin yapısı, yaşı, vücut tipi ve karma ile atalara ait nitelikleri saptayan astrolojik hizalanma bilgileri ile birleştirilir.
Tedavi,
bitkisel ilaçlar,
masaj,
fiziksel manipülasyon ve
diyet kombinasyonu kullanılarak doshaların enerji dengesini yeniden sağlamayı amaçlar.
Vücudu temizlemek ve detoksifiye etmek için kullanılan beş panchakarma arındırma tekniği de vardır.
Yüzeyde, Ayurvedik tıp ile TCM (Geleneksel Çin Tıbbı) arasında teşhis ve tedavi açısından bir benzerlik var gibi görünse de, ezoterik enerji kavramlarına gelince oldukça farklı bir yaklaşım mevcuttur.
Not: Ezoterik bilgi, genellikle sadece belirli bir grup veya inisiyatik topluluğun erişebileceği, geniş kitlelere açık olmayan, gizli ve özel türde bilgilerdir. Bu tür bilgiler, yüzeydeki görünen gerçekliğin ötesine geçerek, daha derin, daha karmaşık ve bazen mistik öğretileri içerir. Ezoterik bilgi, semboller, ritüeller, mitolojik anlatımlar ve alegoriler aracılığıyla ifade edilebilir ve genellikle yüzeysel bir bakış açısıyla anlaşılamaz; içsel bir deneyim veya spiritualite ile ortaya çıkan daha derin bir kavrayış gerektirir.
Nadiler, Sushumna, Ida ve Pingala
Eterik auranın, Prana adı verilen yaşam gücünün aktığı binlerce enerji kanalı olan nadilerle dolu olduğu söylenir. Bu geniş ince kanal ağı sayesinde çakralar fiziksel bedenle bağlantı kurar. Nadilerin durgun enerjiyle tıkanması (içten dışa veya dıştan içe) fiziksel bedeni etkiler ve bu durumda rahatsızlık semptomları ortaya çıkar.
Richard Gerber, MD, “Vibrational Medicine” (Titreşimsel Tıp) isimli kitabında, “Nadiler ince, enerjik madde iplikleriyle oluşmuştur. Meridyenlerden farklıdırlar; çünkü meridyenler aslında meridyen kanal sisteminde fiziksel bir karşılığa sahiptir. Nadiler, akışkan benzeri enerjileri temsil eder. Doğu yogik literatüründe çakralar çiçek olarak metaforik bir şekilde görselleştirilmiştir. Nadiler, her çakranın pranasını (yaşam enerjisini) fiziksel bedene dağıtan çiçeğe benzer çakraların taç yaprakları ve ince kökleri şeklindedir. Çeşitli kaynaklar insanın ince anatomisinde 72.000’e kadar nadi veya eterik enerji kanallarını tarif etmiştir. Bu benzersiz kanallar fiziksel sinir sistemiyle iç içedir. Sinir sistemiyle bu karmaşık bağlantısı nedeniyle nadiler, beyin, omurilik ve çevresel sinir ağının kapsamlı ağında sinir iletiminin doğasını ve kalitesini etkiler,” demektedir.
Bu metin, nadilerin işlevi ve önemi hakkında genel bir bakış sağlamaktadır.
Nadilerin üç ana bileşeni de vardır:
Sushumna,
Ida ve
Pingala.
Bu bileşenler, Taç çakradan Kök çakraya doğru gövdenin dikey ekseninde (ön ve arka) hizalanmıştır. Çoğu geleneksel metin, Sushumna nadisinin yalnızca sinir enerjisinin omurilik boyunca yukarı ve aşağı akışının ana kanalı olan omurilik boyunca yer aldığını kabul eder. Sushumna nadisinden binlerce ikincil nadi dallanır ve fiziksel bedenin sinir sistemiyle bağlantılıdır. Kendi deneyimlerime göre, Sushumna nadisinin gövdenin ön kısmında da bulunduğunu (ve böylece temsil edildiğini) fark ettim. Bu nedenle, arka kısmını Du Mai (Yönetici kanalı) ve ön kısmını Ren Mai (Üretici kanalı) ile eşleştirebiliriz.
Ida nadisi omuriliğin sol tarafında,
Pingala nadisi ise sağ tarafında hizalanmıştır.
Eterik düzeyde bir ana çakra yirmi bir nadinin kesiştiği yerde, bir küçük çakra ise on dört nadinin birleştiği yerde oluşur.
Geleneksel Çin Tıbbında (GÇT), Ida enerjisi yin olarak,
Pingala enerjisi ise yang olarak yorumlanır.
Birçok metinde üç ana nadi omurga ile ilişkilendirilirken, benim araştırmalarım hem ön hem de arka konumları ve dolayısıyla hem ön hem de arka çakraları göstermektedir. Ön (yin) açı daha çok kronik, duygusal ve organik durumlarda kullanılabilirken, omurga (yang) açıları daha çok kas-iskelet sistemi durumlarında kullanılır.
Not: Tasavvufta zikir sayıları genellikle belirli manevi hedefler ve tarikatların geleneklerine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Her tarikatın kendine has uygulamalar ve ritüelleri bulunabilir. Ancak bazı sayılar, tasavvufta ve genel olarak İslam manevi pratiğinde yaygın olarak kabul görmüştür ve sıkça kullanılır. İşte bazıları:
1. 3, 7, 11 ve 21: Bu sayılar, Esma’ul Hüsna ve diğer duaların belirli sayıdaki tekrarları için sıklıkla kullanılır.
2. 33: Müslümanlar genellikle namazdan sonra 33 defa “Subhanallah” (Allah’ı tesbih), “Elhamdulillah” (Allah’a şükür) ve “Allahu Ekber” (Allah her şeyden büyüktür) zikirlerini çekerler.
3. 100 ve 1000: Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v) bazı hadislerinde belirttiği üzere, günlük zikirlerde kullanılan yaygın sayılardır. Örneğin, günde 100 defa “La ilahe illallah” veya “La havle ve la kuvvete illa billah” demek gibi.
4. 313: Ashab-ı Bedir gazilerinin sayısına atfen bazı manevi çalışmalarda kullanılan bir sayı olabilir.
5. 5000 ve 70.000: Daha derin ve uzun süreli manevi çalışmalar için geniş ölçekte kullanılır, özellikle bazı tarikattaki dervişler tarafından özel çalışmalar için seçilebilir.
Not: Tasavvuftaki rakamsal tekrarların birkaç manevi ve psikolojik nedeni bulunmaktadır. İşte bu rakamsal tekrarların bazı açıklamaları:
1. Sembolizm ve Manevi Uyum: Sayıların sembolik anlamları vardır ve bu sayılar manevi hiyerarşileri, kozmosun düzenini ya da ilahi planı temsil edebilir. Örneğin, 3 sayısı İslam kültüründe sıklıkla kusursuzluğu ve tamamlama duygusunu temsil edebilir.
2. Dikkat ve Yoğunlaşmayı Artırma: Belirli bir zikrin belli sayıda tekrarlanması, kişinin zikir sırasında daha derin bir dikkat ve odaklanma hali yakalamasına yardımcı olur. Bu tekrar, meditasyon gibi, dikkatin dağılmasını engelleyebilir ve zikirle meşgul olan kişinin zihnini meşgul edebilir.
3. Manevi Disiplin: Bu tekrarlar, bir disiplin ve düzen anlayışı getirir. Bir sayıyı belirli bir sıra içinde tekrarlamak, kişinin bağlılık ve adanmışlık duygusunu artırabilir.
4. Ruhsal Derinleşme:*Tekrarların ritmi, zikir çeken kişinin ruh halinde bir değişime yol açabilir; böylelikle manevi bir huzura veya vecd (manevi coşku) haline ulaşabilir.
5. Topluluk ve Uyum: Bir tarikata mensup olan veya belirli bir manevi toplulukla zikir yapan kişiler için rakamsal tekrarlara katılmak, grup içinde birliğin, beraberliğin ve uyumun bir ifadesi olabilir.
Geleneksel Hint (Ayurveda), Endonezya ve Tibet tıbbı, dolanmış yılan (caduceus) yaklaşımını benimserken, geleneksel Budist felsefe (Japon, Burma ve Vietnam dahil) Sushumna nadi’nin omurga boyunca aktığını ve Ida ile Pingala’nın Sushumna’ya paralel olarak nispeten düz hatlar boyunca aktığını gösterir.
İkinci durumda, Ida ve Pingala sırttaki mesane meridyeni (iç ve dış yönler) ve Sushumna’nın yanında ise böbrek ve mide meridyenlerini temsil eder; burada Sushumna, Vali (Du Mai) ve Erdem (Ren Mai) kanallarını temsil eder.
Şekil 2.1, gövdenin ön kısmında Erdem, Mide ve Böbrek meridyenlerinin ve arka kısmında Vali ve İç ve Dış Mesane meridyenlerinin şematik bir temsilini gösterir.
Şekil 2.2, Sushumna, Ida ve Pingala nadi’lerinden biri yorumunu TCM (Geleneksel Çin Tıbbı) yorumuna çok benzer şekilde gösterir.
“Kesilme” kısmı (bkz. Şekil 2.3) tıbbi sembol olan Caduceus veya dolanmış yılanla benzerlik gösterir.
Ida, serinlik, ay, sağ beyin yarımküresi ve parasempatik sinir sistemi ile ilişkilendirilirken, Pingala güneş, sıcaklık, sol beyin yarımküresi ve sempatik sinir sistemi ile ilişkilendirilir.

1 – ŞEKİL 2. 1. Ren Mai, Du Mai, Mide, Böbrek ve Mesane Meridyenlerinin Diyagramatik Gösterimi

2 – ŞEKİL 2.2. Sushumna, Ida ve Pingala Nadis’in Gösterimi (Bir)

3 – ŞEKİL 2.3. Sushumna, Ida ve Pingala Nadis’in Gösterimi (İki)
Bu karşıt yaklaşımlar arasında kararsız değilim. Her iki yaklaşımın da doğru olabileceğine inanıyorum. Sonuçta, ince ezoterik enerji sistemleriyle ilgileniyoruz ve hiçbir tıbbi sistemin gerçeği tekel altına alamayacağı gerçeği ortada.
Ida ve Pingala enerjilerinin, bedenin beş diyaframatik alanında kesişerek arketipik çakra oluşumunu yarattığı teorisine katılıyorum, ancak dikkat çekici bir şekilde Ida ve Pingala enerjileri aynı zamanda Böbrek ve Mesane kanalları ile de bağlantılıdır.
Vücudun beş diyaframatik bölgesi şunlardır:
sfenoid (Kaş çakrası),
torasik giriş (Boğaz çakrası),
torasik çıkış (Kalp çakrası),
diyafram (Güneş Sinirağı çakrası) ve
pelvik diyafram (Sakral çakra).
Bu beş diyaframatik kesişim noktası, her çakra seviyesinde baskın bir endokrin, otonom sinir ve sinir ağı ilişkisi olduğunu açıklar, aynı zamanda “enerjilerin” dikey eksen boyunca akıyormuş gibi “hissedilebileceğini” belirtir. Akupunkturda de qi yanıtı ile gösterilse de, bu enerji daha kolay bir şekilde akupresür veya kranyosakral terapi uygulanarak hissedilebilir.
Hastalarla çalışma tecrübem, Sushumna nadi enerji akışının omurga seviyesindeki serebrospinal sıvı akışına (ön kısımda bağlanma enerji akışı olarak) eşdeğer olduğuna inanmama yol açtı. Bu teori, aynı zamanda, bedenin iç organlarıyla iç yollar (reflektif yollar veya refleksler olarak da adlandırılır; refleksolojide olduğu gibi) aracılığıyla enerji açısından bağlantılı olan mesane meridyeninin iç ve dış yönleri boyunca etkili “ilişkili etki” veya “geri taşıyıcı” noktaları da açıklar. Ayrıca, Sushumna, Ida ve Pingala nadileri ve çakraları ile bağlantılı hara veya karın refleks bölgelerinin ön torsta organik bir bağlantısı vardır.
Benim tecrübemde, bu bağlantıların enerjisel, reflektif, tetikleyici veya sinir sistemi olup olmadıkları önemli değil! Bunu anlamaya çeyrek yüzyıl harcadım ve hala kesin veya mantıklı sonuçlara ulaşamadım. Olduğu gibi kabul ediyorum.
Kalan Nadi Enerji Kanalları
Çakralar Teorisi: Yüksek Bilince Köprü adlı kitabında Dr. Hiroshi Motoyama, kalan nadileri ayrıntılı bir şekilde ele alır. Motoyama, geleneksel Çin tıbbının meridyenleriyle sıklıkla örtüşen on beş büyük nadi olduğunu iddia eder; bunlar, ya sekiz olağanüstü kanal, ana meridyenler (mide, safra kesesi ve böbrek) ya da ayırt edici (divergent) meridyenlerdir. Diğer 72.000 nadinin bulunduğu yer önemli değildir. Fiziksel-Eterik veya Eterik-Duygusal auralarla uğraşırken, yalnızca “her şeyi gören” durugörüler rehberlik eder. 72.000 sayısının nasıl keşfedildiği akıl almaz. Şunu söylemek yeterlidir ki, Eterik Beden, nidiler olarak adlandırılan ve çakralar aracılığıyla fiziksel bedenle iletişim kuran dönen enerjilerin oluşturduğu bir “bezelye çorbası”ndan oluşur.
Nadiler hakkındaki bilgi, özellikle geleneksel akupunktur uygulamalarında, enerji tıbbının temel prensiplerinden biri olmaya devam eder.
AYURVEDA VE GELENEKSEL ÇİN TIBBI
Akupunktur noktalarından, meridyenlerden, sekiz olağanüstü meridyene, ana noktalara, altı seviyeye, Beş Element Yasası’na kadar geleneksel Hint tıbbı (Ayurveda) ve geleneksel
Çin tıbbı (TCM) arasında birçok uyum bulunmaktadır. Bu bölümde, önce bu benzerlikleri tartışacağız, ardından dil, nabız, karın analizi ve teşhis alanlarını ve hassas noktalar kavramını inceleyeceğiz.
AKUPOİNTLER
Akupunktur noktalarının varlığını kanıtlayan araştırmalar kapsamlıdır. Binlerce deney, bu noktaların gerçekten var olduğunu ortaya koymuştur. Bilimsel ölçümler, bunların vücudun derisinde çevredeki dokulara göre daha düşük elektrik direnci gösteren noktalar olduğunu açıklamaktadır. Bu analiz yalnızca meridyenler üzerindeki akupunktur noktalarını değil, meridyen dışı akupunktur noktalarını da kapsar.
Benim teorim, akupunktur noktaları ile vücut refleks noktaları arasında gerçek bir fark olmadığı; bu teori, gelecekte “Light Touch Reflex therapy” başlıklı bir kitapta tam olarak keşfedilecektir. Bilimsel analiz, akupunktur noktalarının, merkezi sinir sistemiyle bir şekilde bağlantılı olan küçük mikro-fibril demetlerine benzetilebileceğini ortaya koyar. Eğitimli bir parmak, bu noktaları hissedebilir çünkü genellikle tedavi edilmesi gerektiğinde hassas olurlar.
Bu noktaların her birinin bir “mikro-çakra”yı temsil ettiği düşünülmektedir; çünkü chi (prana) enerjisini vücudun enerji akışına çeken veya veren ve bu vorteksler aracılığıyla doğrudan etkilenebilen enerji vorteksleri olarak kabul edilebilirler.
MERİDYENLER
Eğer akupunktur noktalarının gerçekten varoluşu ve merkezi sinir sistemini (beyin ve omurilik) manipüle ederek çalıştığı bilimsel olarak kanıtlanmışsa, peki ya bu akupunktur noktalarının üzerinde bulunduğu meridyenler?
Meridyenler Batılı bilim insanları tarafından henüz yeterince araştırılmamıştır, ancak bilimsel verilerin eksikliği, meridyenlerin varlığını ve kullanışlılığını geçersiz kılmaz.
Antik çağlarda merkezi sinir sistemi hakkında bilgi yoktu ve beynin iç organları etkilediği düşünülmüyordu. Günümüzde Batılı sağlık uzmanları akupunkturu meridyenler hakkında bilgi sahibi olmadan kanıtlanmış bir sağlık yöntemi olarak kabul edebilir, ancak geleneksel meridyenler kullanılarak yapılan tedaviler yine de etkilidir! Bilim yavaş ama emin adımlarla Doğu tıbbına yetişiyor ve bazı yetenekli bilim insanları geleneksel meridyenlerin enerji kanalları olarak nasıl çalıştığını araştırıyor. Dr. James Oschman, meridyenlerin düşük dirence sahip, biyofiziksel yollar olduğunu ve bunların gösterilebilir olduğunu, 2003 tarihli kitabı Energy Medicine in Therapeutics and Human Performance’da anlatmaktadır. Thomas Myers, meridyenleri, vücudu ayakucundan başa ve merkezden çevreye bağlayan, fasya ve kemikten oluşan bağlantılar gibi olduğunu ve Anatomi Trenleri – Elle ve Hareket Terapistleri için Myofascial Meridyenleri (2001) kitabında anlatmaktadır.
Not: Akupunktur meridyenlerini boyamayı başaran ve bu sayede meridyenlerin olası fizyolojik varlığını göstermeye çalışan kişi Alman araştırmacı Dr. Reinhold Voll’dur. Voll, 20. yüzyılda “Elektroakupunktur” olarak bilinen yöntemle çalışarak, akupunktur noktalarının elektriksel özelliklerini incelemiştir. Bunun dışında, Dr. Kim Bonghan ve onun izinden giden bazı Koreli araştırmacılar, 1960’larda ve sonrasında hayvan çalışmalarıyla meridyenler boyunca uzanan doku ve hücre dizilerinin (Bonghan kanalları) varlığını göstermek için çeşitli yöntemler kullanmışlardır. Bu çalışmalar, meridyenlerin fizyolojik olduğu düşünülen yapılarının daha iyi anlaşılması yönünde önemli adımlardır. Ancak, geleneksel Çin tıbbında ifade edilen meridyen konseptinin modern bilimsel yöntemlerle tamamen doğrulanması halen devam eden bir araştırma konusudur.
Not: Dr. Kim Bonghan, 1960’larda akupunktur meridyenlerinin fizyolojik temellerini araştıran bir Güney Koreli bilim insanıdır. Bonghan, meridyenlerle alakalı olduğunu düşündüğü özel bir kanal sistemini keşfettiğini iddia etti. Bu kanallara “Bonghan kanalları” veya “primo damar sistemi” adını verdi.
Bonghan, fareler üzerinde yaptığı deneylerle bu kanalların, konvansiyonel vasküler ve lenfatik sistemlerden bağımsız olarak vücutta var olduklarını ve meridyenlere karşılık geldiklerini öne sürdü. Bu sistemin, vücutta enerji ve bilgi akışını sağlamakla görevli olduğunu iddia etti. Ancak, onun çalışmaları dönemin bilim topluluğu tarafından yeterince doğrulanmamış ve bazı bölümleri kaybolmuş veya doğru bir şekilde tekrarlanmamıştı.
Sonraki yıllarda çeşitli araştırmalarda bu konular tekrar ele alınmıştır ve bazı modern araştırmacılar, Bonghan sisteminin varlığını gösteren delilleri güncellemeye ve tekrar etmeye çalışmışlardır. Ancak, modern bilimde bu kanalların tam doğası ve fonksiyonu üzerine kapsamlı bir kabul edilebilirlik henüz sağlanmamıştır. Bu alan, akupunkturun olası bilimsel temellerini anlamak için devam eden, tartışmalı ve ilgi çekici bir araştırma konusunu temsil eder.
Not: Akupunktur noktalarının düşük elektrik direnci gösterdiği fikri, Dr. Yoshio Nakatani tarafından 1950’lerde yapılmış çalışmalardan kaynaklanır. Dr. Nakatani, “ryodoraku” adı verilen bir yöntem geliştirerek akupunktur noktalarının elektriksel özelliklerini incelemiştir. Bu yaklaşım, belirli akupunktur noktalarında cildin elektrik direncinin daha düşük olduğunu öne sürüyordu.
Artık meridyenlerin, chi’yi barındıran fiziksel borular veya kanallar olduğunu düşünmüyoruz. Meridyenlerin, merkezi sinir sistemi ile bağlantılı enerji matrisinin bir parçası olduğunu kabul ediyoruz. Enerji matrisi, güçlü bir enerji kanalları sistemidir ve çakra enerji sistemi ile tamamlayıcı veya yedek bir sistem olarak kolayca tedavi edilebilir. Meridyenler, çakra tedavisinin bir parçası olarak Kaynak noktasından uyaran olarak veya çakra tedavisinden önce enerji akışı yönünde okşanarak tedavi edilebilir. Çakra ve meridyenler arasındaki kesin korelasyonları araştırmak için oldukça zaman ayırdım. Bu ilişkili yolları yirmi beş yıldır kullanıyorum ve tedavi sırasında doğruladım.
Hatırlatmak gerekirse, bunlar şu şekildedir.

4 – BÜYÜK VE KÜÇÜK ÇAKRALARIN MERİDYENLERLE İLİŞKİSİ

5 – BÜYÜK VE KÜÇÜK ÇAKRALARIN MERİDYENLERLE İLİŞKİSİ (devamı)
Meridyen yedek sistem genellikle kronik durumların tedavisinde kullanılır.
Temel çakra, üç ekstra meridyen dahil olmak üzere beş meridyenle ilişkilendirilir, bu da Temel çakranın kronik rahatsızlıkların tedavisindeki gücünü açıklar.
SEKİZ OLAĞANÜSTÜ MERDİYEN
Her geleneksel akupunktur uzmanının bildiği gibi, sekiz olağanüstü meridyen ve bunların Anahtar noktalarının bilgisi enerji dengelemede son derece kullanışlı araçlar olabilir. Geleneksel akupunktur uzmanları bu noktaları ve kanalları sık kullanır ve önemini anlar.
Şahsen neredeyse her durumda sadece bu noktaları kullanan üç akupunktur uzmanı tanıyorum.
Hatırlatmak gerekirse, sekiz ekstra meridyen şunlardır:
- Du Mai (Yönetici) kanalı – Anahtar nokta SI 32.
- Ren Mai (Gebelik) kanalı – Anahtar nokta LU 73.
- Chong Mai (Hayati) kanalı – Anahtar nokta SP 44.
- Dai Mai (Kemer veya Kuşak) kanalı – Anahtar nokta GB 415.
- Yang chiao Mai (Yang Hareketlilik) kanalı – Anahtar nokta BL 626.
- Yin chiao Mai (Yin Hareketlilik) kanalı – Anahtar nokta KID 67.
- Yang wei Mai (Yang Düzenleyici) kanalı – Anahtar nokta TE 58.
- Yin wei Mai (Yin Düzenleyici) kanalı – Anahtar nokta PC 6.
Tablo 2.1’in gösterdiği gibi, her bir ekstra meridyen aynı zamanda bir çakra ile ilişkilidir. İlişkili ekstra meridyenlerin bilgisi, çakraların tedavisinde ek bir boyut kazandırır.
Bundan birkaç yıl önce, çakraların hayatımızın belirli zamanlarında aktif ve alıcı olduğuna dair yaygın (ama ezoterik) fikri düşünme fırsatım oldu. Bu, yaşamımızın her yedi yıllık döneminde belirli bir çakranın diğerlerinden daha fazla rezonansa girdiği anlamına gelir; tıpkı her organın gün boyunca iki saat için enerjisinin daha yüksek olduğu Çin Saati’nde olduğu gibi.


Her bir “insanın yedi çağı” ile farklı bir çakra öne çıkar. Daha açık ve aktif olan çakra, enerji seviyesinin artış gösterdiği yedinci yılı sonrasında da rezonans göstermeye devam eder,
ancak yeni baskın çakra kadar değil. Öne çıkan çakra, genel vücut yapısına bağlı olarak belirli dengesizlikler ve durumlar yaratabilir ya da faydalı olabilir. Geleneksel bilgelik, Temel çakranın atalarımız ve genetik kodlarımızla ilişkili olduğunu belirtir; başka bir deyişle, doğumda kalıtsal bir enerji yapısının mavi baskısıyla dünyaya geliriz (burada olası karmik etkilere değinmeyeceğim).
Sakral çakra doğumdan yedi yaşına kadar “açılır” ve rezonans göstermeye başlar.
Sekiz ila on dört yaş arasında Güneş Sinir ağcığı öne çıkar – bu dönemde çocukluk dönemi hastalıkları gibi durumlar veya alerjik reaksiyonların başlangıcı görülür.
Sonra on beş ila yirmi iki yaşları arasında karşı cinse çekilmeye başlarız ve “kalp meseleleri” yaşarız.
Boğaz çakrası yirmi iki ila yirmi sekiz yaş arasında öne çıkar.
Yirmi dokuz ve otuz beş yaş arasında sezgisel yetenekler ortaya çıkabilir.
Otuz altı ila kırk iki yaş arasında Taç çakrası öne çıkar ve verilen meslek ve akıl yürütme güçlerinin zirvesine ulaşırız.
Elli ila elli altı yaş arasında Boğaz çakrası yeniden öne çıkar; bu dönemde bağırsak ve boşaltım sistemi problemleri yaşamaya eğilimli oluruz.
Elli yedi ila altmış üç yaş arasında Kalp merkezi yeniden öne çıkar ve insanlar dolaşım ve kalp rahatsızlıkları yaşamaya eğilimli olurlar.
Kutsal kitapta geçen “yetmiş yıl” civarında Sakral çakra yeniden resonansa girmeye başlar ve ardından Temel çakranın aktivasyonu ile “ikinci çocukluk” dönemine gireriz.
Çakra gücünün belirgin dönemleri, ezoterik saçmalık olarak ya da akupunktur tedavilerimize rehberlik edebilecek bilgi olarak görülebilir. Hastanın yapı (Vaka Geçmişi yoluyla) ve yaşını bilirsek, başka bir şey yapmasak bile, ilgili çakrayı (temel noktaları ile) ve ilgili olağanüstü meridyeni (temel noktaları ile) dengelemek çok faydalı olabilir. Bu dengeleme yöntemini defalarca, olağanüstü sonuçlarla kullandım. Aşağıdaki tabloda, bu dönemlerde karşılaşılabilecek bazı belirtiler listelenmiştir; bu belirtiler, çakranın ve ilgili olağanüstü meridyenin dengesizliğiyle ilişkilidir.

6 – TABLO 2.2. ÇAKRALARIN, ANAHTAR NOKTALARIN, EKSTRA MERDİYENLERİN VE ENERJİ ZİRVESİNİN BİRLİKTELİĞİ
YUKARIDAKİ ÇAKRALARIN SEMPTOMATOLOJİSİ
Taç Çakra-Baş ağrısı, baş dönmesi, vertigo, şok.
Alın veya Yang wei Mai-Soğuk algınlığına aversion, ateş, akut ateşli hastalık, beyin omurilik sıvısı (BOS) dengesizlikleri, hormonal dengesizlikler, baş ağrısı.
Boğaz veya Yang chiao Mai-Solunum ve cilt rahatsızlıkları, alt uzuvların koordinasyonu ve kas hareketleri, uykusuzluk.
Kalp veya Yinwei Mai-Dolaşım rahatsızlıkları, duygular, göğüs ağrıları, angina, astım.
Solar Pleksus veya Dai Mai-Sindirime bağlı rahatsızlıklar, bel zayıflığı.
Sakral veya Yinchiao Mai-Üriner rahatsızlıklar, su dengesi, alt uzuv zayıflığı.
Temel, Du Mai, Ren Mai, Chong Mai-Tüm kronik omurga rahatsızlıkları, kalıtsal rahatsızlıklar, artrit, menopoz rahatsızlıkları, güçlü zihinsel resim, ağır depresyon.
ANAHTAR NOKTALAR
Yirmi beş yıl önce çakra enerji sistemi ile akupunkturu kullanmayı ilk düşündüğümde, sekiz ekstra meridyenin enerji kapısını açmak için bir anahtar gerektirmesi gibi, bir tür “erişim” noktasına ihtiyaç duyulmasının mantıklı olduğunu düşündüm.
ALTI CHİ
Altı Chi, on iki meridyenin mantıklı kombinasyonları olarak altı birime bölünmesini temsil eder. Meridyen çiftleri, vücuttaki enerjinin en yüzeyel yang’dan en derin yin’e kadar katmanlarını da tanımlar.
En yüzeyelden en derin enerjilere doğru şu şekildedir:
İnce Bağırsak ve Mesane – Tai Yang veya Büyük Yang,
Üçlü Isıtıcı ve Safra Kesesi – Shao Yang veya Küçük Yang,
Kalın Bağırsak ve Mide – Yang Ming veya Parlak Yang,
Akciğer ve Dalak – Tai Yin veya Büyük Yin,
Perikard ve Karaciğer – Jue Yin veya Azalan Yin,
Kalp ve Böbrek – Shao Yin veya Küçük Yin.
Bu listeden, her bir meridyen kombinasyonunun, vücudun enerjilerinin giderek derinleşmesini temsil eden tek bir meridyen olarak görülebileceği anlaşılabilir. Pratik tedavi terimleriyle, Chi, “dışarıdan gelen” veya “ters” enerji olarak adlandırılan feng, thap veya hua’nın tedavisinde faydalıdır. Eski Çin’de hava durumu sistemine büyük önem verilmiş, çünkü birçok rahatsızlıktan sorumlu tutulmuştur.
Aşağıdaki liste, hava sistemlerini ve hangi meridyenlerin etkileneceğini ekler. Yüzeyel meridyenler belirli bir süre içinde tedavi edilmezse, bu ters enerji daha derine doğru ilerleyerek başka bir Chi’yi etkileyebilir – ve bu şekilde devam eder.
İnce Bağırsak ve Mesane – Tai Yang – Sıcak ve Soğuk
Üçlü Isıtıcı ve Safra Kesesi – Shao Yang – Sıcak ve Rüzgar
Kalın Bağırsak ve Mide – Yang Ming – Kuruluk ve Nem
Akciğer ve Dalak – Tai Yin – Kuruluk ve Nem
Perikard ve Karaciğer – Jue Yin – Sıcak ve Rüzgar
Kalp ve Böbrek – Shao Yin – Sıcak ve Soğuk
Görünürde, Isı ve Soğuk sistemi (her biri aşırı) sisteme giren fong enerjisi için bir yol açabilir. Bünye bir kez zayıfladığında, aynı hava sistemi en derin enerjileri de etkiler.
Altı Chi’nin felsefesi, çakra enerji sistemini kapsayacak şekilde çevrilebilir. Aşağıda görebileceğiniz gibi, her bir meridyen kombinasyonu, analiz ve tedavide faydalı olabilecek birkaç ana ve yan çakrayı kat eder. Bir meridyen belirli bir akupunktur noktasından geçmese bile, her noktanın çevresinde meridyen akışını etkileyecek bir etki alanı vardır. Meridyenlerin belirgin ve iç yolları da göz önünde bulundurulmalıdır.
Altı Chi’nin enerji akışı şu şekildedir:
TAI YANG
İnce Bağırsak (SI): Enerji, El çakrasından Dirsek çakrasına, Dirsek çakrasından Omuz çakrasına, Omuz çakrasından arka Boğaz çakrasına ve ön Alın çakrasına doğru akar.
Mesane (BL): Enerji, ön Alın çakrasından arka Boğaz çakrasına, oradan arka Kalp çakrasına, ardından arka Güneş Sinir ağı çakrasına, arka Sakral çakraya, arka Temel çakraya, Diz çakrasına ve son olarak Ayak çakrasına doğru akar.
Bu enerji sistemi, El çakrasından Ayak çakrasına, Alın çakrasında bir geçişle akar ve vücudun en yüzeysel enerji akışıdır.
CHAO YANG
Safra Kesesi (GB): Enerji, Ayak çakrasından Diz çakrasına, Diz çakrasından Kasık çakrasına, Kasık çakrasından Interkostal (kaburgalar arası) çakraya, Interkostal çakradan Omuz çakrasına, Omuz çakrasından Kulak çakrasına ve ön Alın çakrasına doğru akar.
Üçlü Isıtıcı (TE): Enerji, ön Alın çakrasından Kulak çakrasına, Kulak çakrasından Omuz çakrasına, Omuz çakrasından Dirsek çakrasına ve son olarak El çakrasına doğru akar.
Bu enerji sistemi, Ayak çakrasından El çakrasına, Alın çakrasında bir geçişle akar ve Tai Yang sisteminin daha derin bir enerji devamıdır.
YANG MING
Kalın Bağırsak (LI): Enerji, El çakrasından Dirsek çakrasına, Dirsek çakrasından Omuz çakrasına, Omuz çakrasından arka Boğaz çakrasına ve ön Alın çakrasına doğru akar.
Mide (ST): Enerji, ön Alın çakrasından ön Boğaz çakrasına, ön Boğaz çakrasından Köprücük çakrasına, Köprücük çakrasından Göbek çakrasına, Göbek çakrasından Kasık çakrasına, Kasık çakrasından Diz çakrasına ve son olarak Ayak çakrasına doğru akar.
Bu enerji sistemi, Kaş çakrasında bir çaprazlama ile elden ayağa doğru akar ve Chao Yang’ın daha derin bir enerji devamıdır.
TAI YIN
Dalak (SP): Enerji, ayak çakrasından diz çakrasına, kasık çakrasına, interkostal çakraya, ön boğaz çakrasına akar.
Akciğer (LU): Enerji, ön boğaz çakrasından omuz çakrasına, dirsek çakrasına, el çakrasına akar.
Bu enerji sistemi, ayaktan ele kadar akar ve ön boğaz çakrasında çapraz geçişle, Yang Ming’in daha derin bir enerji devamıdır.
TSUI YIN
Perikard (PC): Enerji, el çakrasından dirsek çakrasına, omuz çakrasına, ön boğaz çakrasına akar.
Karaciğer (LR): Enerji, ön boğaz çakrasından interkostal çakraya, kasık çakrasına, diz çakrasına, ayak çakrasına akar.
Bu enerji sistemi, elden ayağa kadar akar ve boğaz çakrasında çapraz geçişle, Tai Yin’in daha derin bir enerji devamıdır.
CHAO YIN
Böbrek (KID): Enerji, ayak çakrasından diz çakrasına, kasık çakrasına, ön taban çakrasına, göbek çakrasına, ön sakral çakraya, ön güneş sinirağı çakrasına, ön kalp çakrasına, interkostal çakraya, ön boğaz çakrasına akar.
Kalp (HT): Enerji, ön boğaz çakrasından ön kalp çakrasına, omuz çakrasına, dirsek çakrasına, el çakrasına akar.
Bu enerji sistemi, ayaktan ele kadar akar ve boğaz çakrasında çapraz geçişle, Tsui Yin’in daha derin bir enerji devamıdır. Vücudun enerjilerinin en derinini temsil eder.
Meridyen yolları hakkında temel bir bilgi göz önüne alındığında şu sonuçlar çıkartılabilir:
Üç yang Chi’nin her biri, bileşen meridyenleri arasındaki enerjik kesişmeyi Alın çakrasında gerçekleştirir. Ayrıca, üç yin Chi’nin her biri Boğaz çakrasında kesişir. Bu nedenle, daha yüzeysel enerjik tedavi, Alın çakrasının daha yüksek frekansına yönelikken, daha derin enerjik tedavi, daha düşük frekansta olan Boğaz çakrasından tedavi gerektirir (Lütfen unutmayın, Chi’ler ağırlıklı olarak hava koşullarının saldırıları ile ilgili olup, virüsler için, Boğaz çakrasının öncelikle kullanılacağınız).
Belirli bir seviyedeki zararlı enerjinin etkilerini tersine çevirmek için, ilgili çakra seviyesi, yang Chi’ler için Tsing noktaları ve yin Chi’ler için Luo akupunktur noktaları ile birlikte kullanılır. Tsing veya “tırnak” noktaları meridyenin sonunda yer alır ve Luo noktaları Chiou’nun bileşen meridyenleri arasındaki iletişimi temsil eder.
Deneyimler, bakır ve çinko iğnelerin üç yang Chi’de kullanıldığında daha faydalı olduğunu, yin Chio’larla ise sıradan paslanmaz çelik iğnelerin kullanılması gerektiğini göstermiştir. Eğer bakır ve çinko iğneleriniz yoksa, sıradan paslanmaz çelik iğneler de yeterli olacaktır.
Her bir Chi için uygun tedavi gerekçeleri şunlardır:
TAI YANG
Belirtiler: Ateş, terleme, susuzluk, baş ağrıları ve soğuk korkusu.
Tedavi: Yintang (ALN) – BL 67 – SI 1 (Tsing noktalarına bakır ve Alın çakrasına çinko).
CHAO YANG
Belirtiler: Ateş, titreme, kusma, bulantı, ağızda acılık ve hızlı nabız.
Tedavi: Yintang – TE 1 – GB 44 (Tsing noktalarına bakır ve Alın çakrasına çinko).
YANG MING
Belirtiler: İshal, terleme, susuzluk, anksiyete, yüksek ateş ve sıcak korkusu.
Tedavi: Yintang – ST 45 – LI 1 (Tsing noktalarına bakır ve Alın çakrasına çinko).
TAI YIN
Belirtiler: Soğukluk, titreme, dilde ağır sarı kaplama, karın şişkinliği, kusma, ishal, susuzluk yok, nabız yavaş ve ince.
Tedavi: Ren 22 – LU 7 – SP 4.
TSUI YIN
Belirtiler: İshal, kusma, soğuk uzuvlar, zayıf nabız, susuzluk, göğüs ağrıları, titreme ve ateş.
Tedavi: Ren 22 – PC 6 – LR 5.
CHAO YIN
Belirtiler: Vücudun her yerinde soğukluk, buz gibi soğuk uzuvlar, soğuk korkusu, yorgunluk, zayıf nabız, göğüste dolgunluk hissi ve huzursuzluk.
Tedavi: Ren 22 – HT 5 – KID 4.
BEŞ DÖNÜŞÜM YASASI (ELEMENTLER)
Geleneksel olarak eğitilmiş akupunktur uzmanları, Beş Element Yasası’nın güzelliğini, karmaşıklığını ve hayranlık uyandırıcı önemini zaten bilirler. Bu konuda eğitim alma (ya da daha iyisi öğretme) şansına sahip olan herkes, tarifi imkansız hazinelerle dolu bir dünyaya
adım atmıştır. Bu yasa, hem Geleneksel Çin Tıbbı’nın (GÇT) hem de birçok diğer geleneksel tıp yaklaşımının inceliklerini açıklar.
Bazı uzmanlar, Beş Element Yasası kullanılmaksızın gerçek akupunkturun var olmadığını iddia ederler. Batı eğitimi almış akupunktur uzmanları ve yalnızca semptomatik ağrı rahatlaması üzerine öğrenim görenler, akupunkturun taç mücevherini kaçırmıştır.
Beş Element Yasası’nda iyileştirme yapmam mümkün değil, ama size çakra enerji sistemini dahil ederek bunun nasıl daha da heyecan verici hale getirilebileceğini göstermek istiyorum.
Beş Element Yasası’na aşina olmayanlar için burada özetleyeceğim.
Geleneksel Çin Tıbbı’nın (GÇT) felsefesi, doğal dünyayı ve onun işleyişini gözlemleyen Taoizm’e dayanır. Doğal dünyanın bir parçası olan insan bedeni, birbirleriyle doğada gerçekleşen olaylara dayanarak sürekli değiş-tokuş halinde olan yin veya yang organlardan oluşan dinamik bir enerji olarak görülebilir. Çinliler, doğada her yerde dinamik bir değişim olduğunu ve insan vücudunun da bu durumdan farklı olmadığını gözlemlemişlerdir. Her organ (Üçlü Isıtıcı ve Perikard da dâhil olmak üzere) beş elementten birine yerleştirilir. Yang organlar dışarıda, yüzeyseli temsil eder. Yin organlar içeriyi temsil eder. Beş element, kimyasal elementler değil; yaşamın ritimlerini temsil eden doğanın beş yönüdür. Bunlar Ateş, Toprak, Metal, Su ve Ağaç olarak temsil edilir.
Elementlerin enerji bağlantısını gözlemenin üç yolu vardır. Beş Element Yasası’nda döngüler bulunur.
1.Sheng veya yaratıcı döngü üretken döngüdür.
2.Ko döngüsü kontrol edici döngüdür. 3.Ayrıca ters Ko döngüsü de vardır.
Sheng döngüsünde, ateş kül (toprak) üretir; toprak (cevher olarak) metal üretir; metal (hidrolizle) su üretir; su, odun (bitki yaşamını mümkün kıldığı anlamda) üretir; ve odun, ateş (yakıt olarak) üretir.
Ko döngüsünde, ateş metali (eritme yoluyla) etkisiz hale getirir; metal, odunu (kesme veya doğrama yoluyla) etkisiz hale getirir; odun, toprağı (kökleriyle nüfuz ederek) etkisiz hale getirir; toprak, suyu (emme veya bir baraj ya da engel oluşturarak) etkisiz hale getirir; ve su, ateşi (söndürerek) etkisiz hale getirir.
Bakınız Şekil 2. 4 ve 2.5’e ve Beş Unsurun kolay referansı için aşağıdaki tabloya bakınız.

7 – TABLO 2.3 BEŞ DÖNÜŞÜM YASASI (ELEMENTLER)
Klinik önem taşıyan örnekler:
Hastalar bazen hangi sistemin ve vücudun hangi bölümünün etkilendiğine göre arketipleştirilebilir. Örneğin, irritabl bağırsak sendromu (IBS) olan bir kişinin soluk cildi olabilir, sürekli nezle ile boğuşuyor olabilir ve sonbaharda ve kuru havalarda kendini daha kötü hissedebilir; bu kişi “metal” insan olarak arketipleştirilir.
Chi enerjisi bir elementten diğerine aktarılabilir, böylece vücutta enerji dengesi sağlanır. Tonifikasyon noktaları, ya yang organlar ya da yin organlar etrafında Sheng döngüsü aracılığıyla enerjiyi dengelemek için kullanılır.
Doğru bir hasta öyküsü alarak, hastaların durumlarının nasıl oluştuğunu, birinin diğerinin ardından nasıl geliştiğini belirleyebilirsiniz. Hastalık ilerleme süreci ve vücutta semptom oluşumu rastgele görünse de aslında Beş Element Yasasına göre mantıklı bir sırayı takip eder. Vital Güç sağlığı geliştirir fakat Hastalık Gücü Vital Güce karşı çalışır. Hastalık bir kez (genellikle bebeklikte) vücuda girdiğinde, Hastalık Gücü ya da yıkıcı güç, organ organ ilerleyerek ters Ko biçiminde hareket eder. Ters Ko hastalık oluşumu genellikle Yang organlarda meydana gelir. Hastalık yüzeysel olduğunda, yani Yang döngüsünde olduğunda, bu hastalığın kalın bağırsaktan ince bağırsağa, mesaneye, mideye, safra kesesine doğru ilerlediği ve döngüyü tekrar kalın bağırsakta tamamladığı anlamına gelir. Hastalık Gücü Yin sistemine girdiğinde, hastalık çok daha derin ve yaşamı tehdit edicidir. Hastalık gücü örneğin dalaktan karaciğere, akciğere, kalbe, böbreğe doğru ilerleyebilir ve döngüyü tekrar dalakta tamamlayabilir. Bu süreçte birçok tedavi yöntemi denenebilir ve eğer bu tedaviler allopatik nitelikte olursa baskılayıcı olabilir. Birçok uzman, allopatik tıbbın Hastalık Gücü’nün ilerlemesini hızlandırabileceğini düşünmektedir. Doğal tıp, akupunktur dahil, Hastalık Gücü’nün ilerlemesini durdurabilir ve vücudun kendi yaşam gücünü kullanarak
şmasına olanak tanır. Bazı hastalarınıza özellikle onların tarihçelerine dikkat ederek daha yakından bakın ve onları yeni bir ışıkla görebilirseniz.
Not: “Arketip” terimi, genellikle psikoloji, özellikle Jungcu psikoloji, mitoloji ve edebiyat gibi alanlarda kullanılan bir terimdir. Kökeni Yunanca “archetypos” kelimesine dayanır ve “ilk model” ya da “prototip” anlamında kullanılır. Arketipler, bir kültürde ya da insanlığın genelinde ortak olan temel semboller, temalar veya karakter örüntüleridir.
Carl Jung, arketipleri kolektif bilinçdışının temel unsurları olarak düşünmüştür. Jung’a göre, arketipler, tüm insanlığın paylaştığı evrensel ve kalıtımsal belleğin orijinal kalıplarıdır. Annelik, kahramanlık, bilge yaşlı adam gibi figürler arketiplere örnek olarak verilebilir.
Özetlemek gerekirse, arketip, benzeri örnekler içinde sıkça rastlanan, evrensel ve kalıcı bir model veya prototip olarak düşünülebilir.
Örneğin, kollar ve bacaklarda ağrılı spazmlara yol açan felç geçirmiş birini düşünün. Bu kişiye bazı sorular yöneltirsiniz. Yaz sıcağının ağrı ve rahatsızlığı daha da kötüleştirdiğini öğrenirsiniz. Konuşma sorunları, ağızda acı bir tat ve kızarmış bir ten renginin de olduğunu gözlemlersiniz. Bu bilgilerin ışığında, bu kişinin ateş elementi ile ilişkilendirilen özellikler gösterdiğini yani bir Ateş kişisi olduğunu çıkarabilirsiniz. Ateş kişisi olmak, ateş elementiyle ilişkilendirilen organların (kalp, ince bağırsak, perikard ve üçlü ısıtıcı) tedavi edilmesi gerektiği anlamına gelir. Ayrıca, Ateş elementinin organlarının “annesi” olarak kabul edilen Ahşap (Wood) elementinin organları olan karaciğer ve safra kesesi de uyarılmalıdır. Genel çi (yaşam enerjisi) ele alınmadan sadece semptomatik olarak lokalize tedavi uygulamak işe yaramaz.
BEŞ ELEMENT YASASI VE ÇAKRA ENERJİ SİSTEMİ
Beş Element Yasasını geliştirebileceğimi iddia etmem kibirli bir davranış olurdu. Ancak yapabilecek şey, TCM’nin (Geleneksel Çin Tıbbı) Beş Element Yasası’nın temellerini çakra enerji sisteminin diline çevirmektir. Bu şekilde, iki bilgi tabanı bir arada kullanılabilir.

8 – ŞEKİL 2.4. Beş Element Yasası – TCM

9 – ŞEKİL 2.5. Beş Element Yasası – Çakralar
İki sistemi birbiriyle ilişkilendirirken karşılaşılan gerçek engel, elementlerle geleneksel olarak ilişkilendirilen renklerin farklı kullanımıdır. Renkler genellikle Ateş-Kırmızı, Toprak-Sarı, Metal-Beyaz, Su-Mavi veya Siyah ve Ağaç-Yeşil olarak kabul edilir. Bu nedenle, aynı renkleri çakralarla kullanma isteği hem yanıltıcıdır hem de imkansızdır. Bunun yerine, ilgili organlara ve sistemlere göndermede bulunarak ilgili çakralarla bağlantılı olanları değerlendirebiliriz.
Şekil 2.4, Beş Element Yasası’nın geleneksel bakış açısını ve genellikle kullanılan renkleri gösteriyor.
Şekil 2.5 ise bunun çakra sistemiyle iyileşme sürecine nasıl entegre edilebileceğini ve çakralarla ilişkilendirilen renkleri gösteriyor.
Her element, önceki gibi aynı içsel organlardan oluşur. Sheng ve Ko döngüleri aynı kalır. Ateş elementinde, ince bağırsak ve üçlü ısıtıcı kalp çakrası ile ilişkilendirilir, kalp ve perikard ise tepe çakra ile bağlantılıdır. Toprak elementinde, mide göbek çakrası ile ilişkilendirilirken, dalak sakral çakra ile bağlantılıdır. Metal elementi (akciğer ve kalın bağırsak) boğaz çakrası ile, Su elementi (böbrek ve mesane) kök çakra ile bağlantılıdır. Ağaç elementi (karaciğer ve safra kesesi) alın çakrası ile ilişkilidir.
Beş Element Yasası’nı kullanmanın hastaya sağladığı avantaj nedir?
Basitçe ifade etmek gerekirse, bir tedaviye yeni bir boyut eklemeyi, hastayı daha iyi anlamayı sağlar ve bu da uygulayıcının hastayı çok daha derin bir şekilde analiz etmesini ve tedavi etmesini mümkün kılar.
Bir tedaviye çakra enerjisi boyutunu eklemek, uygulayıcının sadece çakralar bilgisi olmadan Yasaya göre tedavi edilen fiziksel yönleri değil, bireysel organ, sistem veya meridyenle ilişkili duygusal, kişilik ve karakter yönlerini de belirlemesine olanak tanır.
Çakraların ilişkili duygusal ve zihinsel yönleri aşağıdaki gibidir:
Taç Çakra: Melankoli, fobiler, yanılsama, ilüzyon, gurur, kibir ve ruhsal farkındalık.
Alın Çakra: Öfke, hiddet, kararsızlık, ilgisizlik, ahlaki cesaret eksikliği, değişkenlik ve memnuniyetsizlik.
Boğaz Çakra: Utangaçlık, içe dönüklük, paranoya, güvensizlik, bastırılmış duygular, agorafobi, ifade eksikliği ve yön değiştirememe.
Kalp Çakra: Gözyaşı dökme, kaygı, depresyon, kopukluk, coşku, kendine acıma ve sevgi gösterememe veya alamama.
Solar Pleksus Çakra: Depresyon (Kalp çakrasından daha derin), kaygı, acıma, panik, klostrofobi, değişime isteksizlik ve katı düşünce ve inanç sistemleri.
Sakral Çakra: Kıskançlık, haset, şehvet, fuhuş, düşük benlik saygısı ve zayıf iletişim.
Kök Çakra: Güvensizlik, şüphe, ciddi fobiler, karışık bir zihin, değişim korkusu, yalnızlık ve kendini yereleştirme yeteneksizliği.
Bir hasta duygusal bir durumdan dolayı ilk kez size gelebilir, ancak duygusal sorunlarla ilgili kişisel bilgileri paylaşmak için muhtemelen ikinci seansı bekleyebilir; bu güvenin kazanıldığı zamandır. Genellikle göz ardı edilse de, duygusal etiyolojinin klinik önemi fiziksel etiyolojiden daha önemli olabilir. Bu nedenle tedavinin herhangi bir aşamasında (ana hedef olarak veya son enerji dengesi sağlamak üzere), aşağıdaki yöntemi uygulayın:
- Detaylı bir vaka geçmişi alarak doğru çakra dengesizliğini belirleyin.
- Özel yönlendirmeleri kullanarak tanısal ve analitik yöntemleri izleyin.
- Elementin Kaynak noktasını aynı zamanda ön çakra noktası ile iğneleyin.
İşte ana çakraların her biri için Kaynak ve ön çakra noktaları:
Taç Çakra – Du 20 ile HT 7 ve PC 7.
Alın Çakra – Ekstra 1 (Yintang) ile LR 3 ve GB 40.
Boğaz Çakra – Ren 22 ile LU 9 ve LI 4.
Kalp Çakra – Ren 17 ile SI 3 ve TE 4.
Solar Pleksus Çakra – Ren 14 ile ST 42.
Sakral Çakra – Ren 6 ile SP 3.
Kök Çakra – Ren 2 ile KID 3 ve BL 64.
Bu noktalar, hastanın durumu ve enerji durumu (anayasası) göz önünde bulundurularak, diğer tedavi programlarıyla birlikte veya ayrı olarak tedavi edilebilir.
4. Tedavi seansının son enerji dengesi olarak Tonifikasyon noktaları kullanılabilir.
Bunlar:
Yin döngüsü: SP 2’den LU 11’e, KID 7’den LR 8’e, HT 7 veya PC9’a.
Yang döngüsü: ST 41’den LI 11’e, BL 67’den GB 43’e, SI 3 veya TE3’e.
Her bir iğne çekilmeden önce birkaç saniye boyunca uyarılmalıdır.
ANALİZ YÖNTEMLERİ
Hangi analiz ve teşhis yöntemlerimiz, hangi çakrayı tedavi edeceğimize dair sonuçlar çıkarmamızı sağlar?
Bunlar, şu anda dünya genelinde TCM (Geleneksel Çin Tıbbı) uygulayıcıları tarafından kullanılan denenmiş ve test edilmiş yöntemlerden pek farklı değildir.
Bunlar,
vaka geçmişi (soru ve cevap),
nabız teşhisi,
dil teşhisi,
karın teşhisi ve
hassas akupunktur noktalarını içerir.
Analiz için mükemmel bir diğer yöntem ise TCM’nin kesin bir parçası olmayan ancak tedaviye daha geniş bir yaklaşım sağladığı için öğrenilmeye değer olan İris Teşhisidir.
Vücuttaki teşhis alanlarının ve vücudu analiz etme yollarının tümü, vücudu bir bütün olarak tedavi etmek için birlikte kullanılabilir.
Keşfedilen semptomlar, hastanın vücudunun düzeltmeye çalıştığını size gösteren kırmızı bayraklar gibidir.
Bir vaka geçmişi almanın ve bundan ne gibi sonuçlar çıkarabileceğimizi bilerek, dil, nabız, karın ve hassas çakra noktalarını ve bunların uçlardaki reflekslerini kullanarak çakra enerji dengesizliğini nasıl tespit edebileceğimizi tartışmaya geçeceğim. Aşağıda bahsedilen beş teşhis ve analiz alanından toplanan bilgiler, her bir ana çakranın durumu ve enerjik durumu hakkında size bilgi verecektir.
DİL TEŞHİSİ
Dil, sadece geleneksel terapilerde değil, aynı zamanda modern tıpta da son derece yararlı bir araçtır. Dilin bütünü, iç düzenin, yani mide ve bağırsakların dışa vurumu olarak kabul edilir. Mide rahatsız olduğunda, dilin rengi ve dokusu değişir. Temiz bir dil, güçlü bir yaşam enerjisini gösterir. Diyetimizi değiştirdiğimizde veya belirli bir süre oruç tuttuğumuzda, dil tüylü hale gelir; bu, vücudun kendisini toksinlerden arındırma çabasını gösterir. Geleneksel olarak, vücudu detoks etmek için, dil tüylü kaldığı sürece oruç tutmamız önerilir. Dil temizlendiği anda oruç durdurulmalıdır.
Geleneksel Çin Tıbbı (GÇT) uygulayıcıları, dil teşhisinin iç toksisite ve enfeksiyondan çok daha fazlasını ölçtüğünü bilirler. Dil, iç organlarla ilişkilendirilen bölgelere ayrılabilir. Şekil 2.6, iç organların geleneksel Beş Element renklerinde gösterildiği tipik bir dil diyagramını temsil eder. Dil teşhisi ile ilgili birçok grafik bulunmaktadır. Kitapta sunulan görsel, birkaç farklı grafiğin bir birleşimini temsil etmektedir. Dil, analiz edildiğinde, hastalığın kalıplarını Zang Fu sistemi (veya Sekiz İlke) olan Sıcaklık ve Soğukluk, Boşluk ve Dolu, Yetersizlik ve Fazlalık, ve Yin ve Yang’a göre gösterebilir. Dilde kaplama ile ilgili arketipsel değişiklikler, kızarıklık (sıcak), sarı (iç), gri veya siyah (soğuk ve kronik) gibi göstergelerdir. Dil teşhisi, bir durumu belirlemede kök nedeni tespit etmek için kullanılan değerli bir kılavuzdur.

10 – ŞEKİL 2.6. Geleneksel Dil Teşhisi – TCM

11 – ŞEKİL 2.7. Geleneksel Dil Teşhisi – Çakralar
Bu harika teşhis alanını, hastanın ana çakralarının enerji durumlarını göstermek için kullandım.
Dil kullanarak çakra teşhisi yapmak, Geleneksel Çin Tıbbı dil teşhisinden çok daha basittir: yalnızca ilgili bölgenin yin mi yoksa yang mi olduğunu belirleyin. Yin bölgeleri kalın kaplamalı, koyu ve gri veya siyah renklidir. Yang bölgeleri ise kırmızı, ham veya lekeli görünür.
Şekil 2.7 çakraların (ve renklerinin) karşılıklarını gösterir:
Taç çakra, Kalp ve Perikard sistemlerinin “ateş” organlarını temsil eder ve dilin ucunda yer alır. Uçta kızarıklık ve kaplama eksikliği, kalp ve dolaşım dengesi bozukluğunu ve hastanın topraklanma eksikliğini gösterir. Bu kişiler genellikle tansiyon yüksekliği çeker ve yoğun stres ile endişe içerisindedir.
Alın çakra, Karaciğer ve Safra Kesesi’nin “ağaç” organlarını temsil eder. Bölge genellikle dilin sol tarafında kabul edilir ancak bazı grafiklerde iki organ dilin her iki tarafında yerleştirilmiştir. Yang Alın çakra bölgesi, içsel öfke ve hayal kırıklığına veya olası ilaç aşımına-içlerinde birçok reçeteli ilaç da dahil- işaret eder. Bir hastam vardı, bu bölgede kızarıklık vardı ve hastam sakin ve uysal görünüyordu fakat sonunda yapılan karaciğer fonksiyon testleri sonucunda uzun süreli asetaminofen zehirlenmesi yaşadığı anlaşıldı. Yin Alın çakra bölgesi, uzun süreli karaciğer zehirlenmesi veya hatalı bir diyeti (çok fazla yağlı yiyecek) işaret edebilir.
Boğaz çakra, Akciğer ve Kalın Bağırsağın “metal” organlarını temsil eder. Akciğerler, dilin sağ tarafında yer alır; ancak bazı grafiklerde bu bölgenin, Perikardiyumun biraz daha distalinde konumlandırıldığı görülür. Kalın Bağırsağın konumu dilin merkezindedir ve Mide bölgesini kapsar. Bu, yansıtılmış bölgelerde yaygındır. İris
şhisinde de aynı durum ortaya çıkar. Bir yang Boğaz çakra bölgesi, göğüs veya bağırsağın akut enfeksiyonuna işaret edebilir. Öte yandan, yin Boğaz çakra bölgesi, kronik akciğer veya bağırsak durumunu işaret edebilir. Ayrıca, düşüncelerin baskılanması, fikirlerin bastırılması ve kendini ifade edememe olabilir.
Kalp çakra, “ateş” Küçük Bağırsak ve Üçlü Isıtıcı organ sistemini temsil eder. Kalp çakra, dilin ucu ve merkezinin arasında yer alır. Gördüğüm her dil grafiği Üçlü Isıtıcıyı göstermiyor. Yang Kalp çakra bölgesi, enterit başta olmak üzere vücudun herhangi bir yerinde akut iltihaplanma olduğunu gösterir. Yin Kalp çakra bölgesi ise, kronik bağırsak tembelliğini, dolaşım dengesizliğini (varis gibi) ve vücut sıcaklığı düzensizliğini (hipotalamus) gösterir.
Solar Plexus çakra, Midenin “toprak” organını temsil eder. Solar Plexus çakrasının konumu, dilin merkezindedir. Dil, vücudun en az on dört yansıyan bölgesinden biriyle birlikte yansıtılmış bir alanı temsil eder.Her durumda, mide ve Solar Plexus çakra yansıyan alanın merkezi ve dünyasını temsil eder, tıpkı vücuttaki pozisyonunda olduğu gibi. Yang Solar Plexus bölgesi, gastrit, dahil olmak üzere akut alerjik reaksiyonları temsil eder. Yin Solar Plexus bölgesi, genellikle alerjik yapıda uzun süreli diyet problemlerinin varlığını gösterir. Dil, kronik mide enerji dengesizliği ile genellikle kirli sarı bir kaplamaya sahip olur.
Sakral çakra, Dalağın “toprak” organını temsil eder. Konum dilin merkezinin ve kökünün arasında yer alır. Yang Sakral alanı, akut kan enfeksiyonu veya jinekolojik bir durumu işaret eder. Yin Sakral bölge genellikle kronik rahim tıkanıklığını ve bağışıklık sistemi ile ilgili koşulları gösterir.
Kök çakra, Böbrek ve Mesanenin “su” organlarını temsil eder. Kök çakra, dilin en kökünde yer alır. Bu bölgede yang durumunu konumu nedeniyle belirlemek zordur ancak daha belirgin bir yin durumunda daha koyu bir renkle karşılaşılır. Kronik omurga, böbrek ve mesane durumlarında, renk bazen gri veya siyah olur.
GELENEKSEL NABIZ TEŞHİSİ
Bu mükemmel analiz biçimi hakkında, daha önce binlerce kez söylenmemiş ne söyleyebilirim ki! Nabız teşhisi, Geleneksel Çin Tıbbı (GÇT) analizinin tacını süslemeye devam etmektedir. GÇT eğitimi almış akupunktur uzmanları, nabız teşhisinin öğrenmenin veya uygulamanın kolay olmadığını ancak bunu yapabilmenin ödüllerinin sınırsız olduğunu özgürce kabul ederler.
Nabız teşhisi, geleneksel teşhisin en eski türlerinden birini temsil eder. Batı eğitimi almış uygulayıcılar, bileğin yakınındaki radial arterin uç bölümünde yalnızca bir nabzı hissetmeye alışkındır. Bu tek nabız için on iki yorum yapıldığını duymak onlar için kabul edilmesi zor olabilir. Yeni başlayan bir kişinin, doğru şekilde tek bir nabzı bile hissetmeyi öğrenmeden
farklı yüzeysel ve derin nabızları bulması son derece zordur. Ayrıca, öğrenilmesi gereken yalnızca on iki nabız yoktur; her birinin yirmi yediye kadar değişkeni vardır. Nabız yüzeysel, yüzüyormuş gibi, derin, yavaş, hızlı, boş, dolu, kaygan, kesik, iplik gibi ince, zayıf, tel gibi ya da başka birçok varyasyondan biri olabilir. Şekil 2.8, Geleneksel Çin Tıbbının bir görüşü olarak radial arterde yüzeysel ve derin basınçla erişilebilecek on iki nabzın yerlerini göstermektedir. Şekil 2.9, o andaki çakraların durumunu belirlemek için ilgili nabızların nasıl yorumlanabileceğini göstermektedir. Her iki diyagram da önceden olduğu gibi renkle kodlanmıştır.

12 – ŞEKİL 2.8. Geleneksel Nabız Teşhisi – TCM

13 – ŞEKİL 2.9. Geleneksel Nabız Teşhisi – Çakralar
Sol bilek, Taç veya Kalp çakrasının, Alın çakrasının ve Temel çakranın enerji kalitesini gösterirken, sağ bilek Boğaz çakrasının, Güneş Sinirağı veya Sakral çakranın ve Taç veya Kalp çakrasının enerji kalitesini gösterir.
Taç çakrasının enerji kalitesi, sol proksimal yüzeysel ve sağ distal derin pozisyonlarda belirlenebilir.
Kalp çakrasının enerji kalitesi, sol proksimal derin ve sağ distal derin pozisyonlardadır.
Güneş Sinirağı çakrasının enerji kalitesi, sağ orta yüzeysel pozisyonda belirlenir ve
Sakral çakra sağ orta derin pozisyonda belirlenir.
Bu çok karmaşık görünüyorsa, iyi haber şu ki, tarif edilen nabzın birçok kalitesini belirlemeniz ve ayırt etmeniz gerekmez. Sadece genel bir his ve nabız pozisyonlarının nasıl farklılaştığını anlamanız yeterli. Çakra kalitesini anlamak için belirgin bir yavaşlığı (yin) veya belirgin bir aşırı aktiviteyi (yang) hissetmeniz gerekir. Bu bilgi, dil teşhisi sırasında belirlenenlerle birleştirilir.
GELENEKSEL KARIN VE HARA TEŞHİSİ
Geleneksel Karın ve Hara Tanısı dokunma analizi yöntemi, TCM (Geleneksel Çin Tıbbı) ve Ayurveda tıbbının bir parçasını oluşturur, ancak ikincisi farklı bir karın refleks düzenine sahiptir. Şekil 2.10, TCM’de kullanılan iç organların tipik karın refleks alanları diyagramını ve bunlarla ilgili çakraları göstermektedir. Mide’nin (Güneş Sinir ağı çakrası) bölgenin merkezinde yer alırken, Taç ve Temel çakraların yansıyan bölgenin proksimal ve distal uçlarında olduğunu dikkate alın. Bu düzenleme, vücuttaki tüm yansıyan yollar ve alanlar için ortaktır.

14 – ŞEKİL 2. 10 Karın Teşhis Alanları – TCM ‘den Çakralara Dönüştürülmüştür
Şekil 2.11, genellikle shiatsu, yoga, reiki ve birçok diğer iyileştirme biçiminde kullanılan Hara tanı bölgelerini göstermektedir. Bu, TCM’deki karın refleks alanlarından oldukça farklılık göstermektedir. Hara tanısını tercih ediyorum çünkü bu, hastanın bedeninin ifade ettiğini daha doğru bir şekilde yorumluyor gibi görünüyor. Şekil 2.12, Hara tanı bölgelerinin çakra enerji sistemi üzerine yansıtılmış halini göstermektedir. Lütfen daha önce olduğu gibi aynı renk kodlamasının geçerli olduğunu dikkate alın.

15 – ŞEKİL 2.11. Geleneksel Hara Teşhisi – TCM

16 – ŞEKİL 2. 12. Geleneksel Hara Teşhisi – Çakralar
Hangi konsepti kullanırsanız kullanın, ilgili bölgeye nazik bir dokunuşla bastırıldığında rahatsızlık tetikleniyorsa, bu genellikle ilgili organın akut enflamatuar (yang) bir durumda olduğunu gösterir. Daha derin bir palpasyonla keşfedilen ağrı ve rahatsızlık, daha kronik ve uzun süredir devam eden bir durum ile sonuçlanan derin enerji değişikliklerini (yin) belirtir. Nabız teşhisine benzer bir şekilde, karın bölgesindeki yansıyan çakra bölgelerini palpe ederken, sıklıkla bir tarafı diğer tarafla karşılaştırırsınız ve mutlaka bir yansıyan alanın yin mi
yoksa yang mı olduğuna odaklanmazsınız. Sonuç olarak, enerji dengesizliği ve olası tedavi konusunda herhangi bir sonuca varmadan önce tüm karın bölgesi palpe edilmelidir.
HASSAS AKUPUNKTUR NOKTALARI (BÜYÜK ÇAKRALAR)
Akupunktur veya akupresür ile tedavi edilmesi gereken bir akupunktur noktasının belirli bir hassasiyete sahip olduğu bilinen bir gerçektir. Hassas noktalar, denenmiş ve test edilmiş bir analiz yöntemidir. Hassas bir nokta, belirli bir akupunktur noktasının dengesiz bir durumda olduğunun sinyalini verir. Ayrıca, tedavi gerektiren akupunktur noktasının hassas olmasının yanı sıra, noktanın yansıması da hassastır. Vücuttaki yansımalar, yansıyan noktalar, yansıyan bölgeler ve yollar yaklaşık otuz yıldır benim temel çalışma alanım olmuştur. Dengesiz olduğunda, vücudun her bir parçası (organ, eklem, kas, vb.) vücuttaki bir veya birden fazla bölgede tedavi ihtiyacını yansıtır. Büyük çakralar bu kuralın istisnası değildir. Günlük pratikte sıklıkla kullanılan temel yansıyan noktalar, eller ve ayaklardakilerdir. Kollar ve bacaklarda bulunan yansıyan noktalar hakkında çok az şey bilinmektedir. Yansıyan noktalar, dikkat gerektiren noktalardan daha hassas olabilir. Bu noktalar, özellikle akupresür ve vücut refleksolojisi ile tedavide kullanılabilir, ancak burada onları tamamen analitik bir şekilde tanımlayacağım. Şekil 2.13, ön taraftaki büyük çakraları ve bunların koldaki ve bacaktaki ilgili yansıyan noktalarını göstermektedir.
17 – ŞEKİL 2. 13. Kol ve Bacakta Yansıyan Başlıca Çakralar
Lütfen unutmayın ki, tüm yansıyan noktalar yin noktalardır ve dolayısıyla kolun ön yüzünde veya bacağın antero-medial yüzeyinde bulunurlar.
Bu noktaları palpe ederken, çok hevesli olmamaya çalışın; hafif dokunuşta hassas olacaklardır. Seçici ve deneyimli uygulayıcılar, noktaya dokunurken farklı hisleri de tanırlar. Eğer yansıyan nokta aşırı derecede ağrılıysa, çakra hiperaktiftir ve sedasyon gerektirir. Yansıyan nokta halsiz görünüyorsa, çakra da halsizdir ve uyarılması gerekir.
Deneyim burada anahtardır: hiçbir şey bir gecede olmaz. Oluşan hislerdeki farklılıklara çeşitli anlamlar kazandırmayı öğrenmek için mümkün olduğunca çok hastada yansıyan noktaları test etme ve tedavi etme tekniğini deneyin. TCM’de hassas yansıyan noktalar konsepti birçok
nedenle büyüleyici bir çalışma alanı oluşturur; akupunktur noktaları ile refleks noktaları arasında mantıksal bir fark görememem için birçok neden vardır.
Bu, analiz ve teşhisle ilgili bölümün son kısmını oluşturuyor. İlk bakışta, Beş Element, Nabız, Dil, Karın ve Hara’nın TCM yaklaşımını çakra enerji sistemine taşımak göz korkutucu bir görev gibi görünebilir. Bu, zaman ve sabır gerektirir. Bir kez ustalaştığınızda, hastalarınızdan alacağınız geri bildirimler, fazladan harcadığınız zaman ve çabaya değmiş olacak.
ÇAKRA ENERJİ SİSTEMİ İLE KULLANILAN AKUPUNKTUR NOKTALARI
Bu bölümü çakra enerji sistemini akupunktur ile kullanırken gerekli olan noktaların bir listesi ile bitireceğim. Burada büyük çakra akupunktur noktaları, küçük çakra akupunktur noktaları ve iğneleme prosedürleri için talimatlarla birlikte Anahtar noktalar açıklanmaktadır.
TAÇ ÇAKRASI
Taç çakra noktası, Du 20-Bai Hui, dorsal orta çizgide, iki kulak tepesi arasında yer alır ve sadece deri altı iğnelemeyi gerektirir.
Ana nokta (1), TE 5-Wai Guan, sırt bilek kıvrımından iki cun proksimalde, ulna ve radius arasında yer alır: iğneyi bir inç dikey olarak yerleştirin.
Ana nokta (2), Ren 4-Guanyuan, göbek deliğinin üç cun altında, orta çizgide yer alır: iğneyi bir inç dikey olarak yerleştirin.
ALIN ÇAKRASI
Ön Alın çakra noktası, Extra (bazen Extra 3 olarak adlandırılan) Yin Tang, kaşların arasında, ventral orta hattan bulunur: derialtı olarak iğneleyin.
Arka Alın çakra noktası, Du 16-Feng Fu, oksipital çıkıntının altında, dorsal orta hattan bulunur: yüzeysel olarak iğneleyin.
Ana nokta (1), SP 6-Sanyinjiao, iç ayak bileği çıkıntısının üç cun yukarısında, tibia kenarının hemen arkasında yer alır: iğneyi yarım ila bir inç yerleştirin.
Ana nokta (2), Gov 4-Mingmen, L2-L3 omur cisimleri arasında, orta hattan yer alır: iğneyi bir ila bir buçuk inç yerleştirin.
BOĞAZ ÇAKRASI
Ön Boğaz çakra noktası, Ren 22-Tiantu, sternum çentiğinin yarım cun üzerinde, suprasternal fossanın merkezinde bulunur: iğneyi yarım inç yerleştirin.
Arka Boğaz çakra noktası, Du 14-Dazhui, yedinci servikal omur ve birinci torasik omurun spinöz işlemi arasında, orta hattan yer alır: iğneyi hafif eğimli olarak yarım ila bir inç yerleştirin.
Ana nokta (1), Ren 6-Qihai, göbek deliğinin bir buçuk cun altında, orta hattan yer alır: iğneyi bir ila iki inç yerleştirin.
Ana nokta (2), LR 5-Ligou, iç ayak bileği çıkıntısının beş cun üzerinde, tibianın arka kenarında yer alır: iğneyi tibianın arka kenarını takip ederek yarım ila bir inç yerleştirin.
KALP ÇAKRASI
Ön Kalp çakra noktası, Ren 17-Shanzhong, göğüs kemiğinin ortasında, göğüs uçları arasında yer alır: iğneyi yukarı doğru hafif bir eğimle yüzeysel olarak yerleştirin.
Arka Kalp çakra noktası, Du 10-Lingtai, altıncı torasik omurun spinöz işleminin altında yer alır: iğneyi yarım inç hafifçe yukarı doğru yerleştirin.
Ana nokta (1), Gov 7-Zhongshu, onuncu torasik omurun spinöz işleminin altında yer alır: iğneyi yarım inç hafifçe yukarı doğru yerleştirin.
Ana nokta (2), HT 1-Jiquan, koltuk altının ortasında, yardımcı arterin medial tarafında yer alır: iğneyi yarım inç yerleştirin. Lütfen bazı otoritelerin bu noktayı iğnelemeyi yasak olarak gördüğünü unutmayın. Bu noktayı iğnelemekten emin olmadığınızda ya da bu noktayı kullanmak üzere özel eğitim almadığınızda iğnelemeyin.
GÜNEŞ SİNİR AĞI (SOLAR PLEKSUS) ÇAKRASI
Ön Güneş Sinir Ağı çakra noktası, Ren 14-Jujue, göbek deliğinden altı cun yukarıda ve orta hizada bulunur: iğneyi bir inç eğik olarak aşağıya doğru yerleştirin.
Arka Güneş Sinir Ağı çakra noktası, Du 6-Jizhong, on birinci torasik omurun spinöz işleminin altında bulunur: iğneyi yarım inç ile bir inç arası hafifçe yukarı doğru yerleştirin.
Ana nokta (1), Ren 17-Shanzhong, göğüs kemiğinin ortasında, göğüs uçları arasında yer alır: iğneyi yukarı doğru hafif bir eğimle yüzeysel olarak yerleştirin.
Ana nokta (2), TE 4-Yangchi, el bileğinin arka kıvrımında bulunan çukurda bulunur: iğneyi yarım inç dik açıyla yerleştirin.
SAKRAL ÇAKRA
Ön Sakral çakra noktası, Ren 6-Qihai, göbekten bir buçuk cun aşağıda bulunur: iğneyi bir ila iki inç dik açıyla yerleştirin.
Arka Sakral çakra noktası, Du 3-Yaoyang guan, L4 ve L5 arasındaki boşlukta bulunur: iğneyi bir inç yukarı eğimli olarak yerleştirin.
Ana nokta (1), Du 12-Shenzhu, üçüncü torasik omurun spinöz işleminin altında bulunur: iğneyi yarım inç hafifçe yukarı doğru yerleştirin.
Ana nokta (2), PC 3-Quze, biseps tendonunun ulnar tarafındaki enine dirsek kıvrımının ortasında bulunur: iğneyi yarım inç dik açıyla yerleştirin.
KÖK ÇAKRA
Ön Kök çakra noktası, Ren 2-Qugu, orta hat üzerinde pubis simfizisinin üst sınırında bulunur: iğneyi bir ila bir buçuk inç dik açıyla yerleştirin.
Arka Kök çakra noktası, Du 2-Yaoshu, kuyruk sokumu ve sakrumun birleşim yerinde bulunur: iğneyi yarım inç eğimli yukarı doğru yerleştirin.
Ana nokta (1), Ren 22-Tiantu, sternum çentiğinden yarım cun yukarıda suprasternal çukurun ortasında bulunur: iğneyi yarım inç yerleştirin.
Ana nokta (2), LR 8-Ququan, diz ekleminin enine kıvrımının medial ucunda, semimembranous tendonunun ön sınırında bir çukurda bulunur: iğneyi bir inç dik açıyla yerleştirin.
DALAK ÇAKRASI
Dalak çakra noktası, SP 16 (L)-Fuai, Ren 11’in yanında, göğüs ucunun yedi cun direkt aşağısında bulunmaktadır: iğneyi dik olarak sekiz onda bir inç yerleştirin.
Ana nokta, Du 8-Jinsuo, dokuzuncu torasik omurun dikenli çıkıntısının hemen altında yer alır: iğneyi hafifçe yukarı doğru yarım inç yerleştirin.
AYAK ÇAKRASI
Ayak çakra noktası, KID 1-Yongquan, tabanının ön ve orta üçte birinin kesişimindeki çukurda, parmaklar fleksiyonda iken ikinci ve üçüncü metatarsofalangeal eklem arasındaki çukurdadır: iğneyi yarım inç derinliğe kadar yerleştirin.
Ana nokta, HT 6-Yinxi, bileğin ulnar tarafında ve flexor carpi ulnaris’in radyal tarafında, HT 7’nin yarım cun üstünde yer alır: iğneyi üçte bir inç dik yerleştirin.
EL ÇAKRASI
El çakra noktası, PC 8-Laogong, avuç içinin tam ortasında, orta ve yüzük parmaklarının arasında, üçüncü metakarpal kemiğin yanında yer alır: iğneyi yaklaşık üçte bir inç dik bir şekilde yerleştirin.
Ana nokta, KID 3-Taixi, medial malleolüsün ucu ile Aşil tendonu arasında yer alır: iğneyi yarım inç kadar Aşil tendonuna doğru yerleştirin.
DİZ ÇAKRASI
Diz çakra noktası, BL 40-Weizhong, popliteal fossanın tam orta noktasında yer alır: iğneyi yaklaşık bir inç dik bir şekilde yerleştirin.
Ana nokta, SI 7-Zhizheng, bilekten üç cun uzaklıkta önkolun ulnar sınırında yer alır: iğneyi yarım inç dik bir şekilde yerleştirin.
DİRSEK ÇAKRASI
Dirsek çakra noktası, PC 3-Quze, biceps brachii’nin ulnar tarafındaki transversal kubit çukuru ortasında yer alır: iğneyi yarım ila bir inç dik bir şekilde yerleştirin.
Ana nokta, BL 59-Fuyang, BL 60’ın üstünde üç cun ve dış malleolüsün arkasında yer alır: iğneyi bir inç derinliğe kadar dik bir şekilde yerleştirin.
KASIK ÇAKRASI
Kasık çakra noktası, ST 30-Qichong, göbeğin beş cun altında ve orta hattın iki cun yan tarafında yer alır: iğneyi bir inç dik bir şekilde yerleştirin.
Ana nokta, PC 7-Daling, palmaris longus ve flexor carpi radialis tendonları arasında, el bileği transversal çizgisinin ortasında yer alır: iğneyi yarım inç derinliğe kadar dik bir şekilde yerleştirin.
KLAVİKULA ÇAKRASI
Klavikula çakra noktası, KID 27-Shufu, birinci kaburga ile klavikulanın alt sınırı arasında, orta hattın iki cun yan tarafındaki çukurda yer alır: iğneyi yarım inç eğik bir şekilde yerleştirin.
Ana nokta, LR 8-Ququan, diz eklemindeki yatay çizginin medial ucunda yer alır: iğneyi bir ila bir buçuk inç dik bir şekilde yerleştirin.
OMUZ ÇAKRASI
Omuz çakra noktası, LI 15-Jianyu, kolun abdüksiyon pozisyonundayken, akromiyoklaviküler eklemin ön ve alt sınırında, akromiyonun altında yer alır: kol adüksiyon pozisyonundayken iğneyi bir inç eğik aşağıya doğru yerleştirin.
Ana nokta, ST 40-Fenglong, dizin sekiz cun altında, ST 38’in yarım cun yan tarafında yer alır: iğneyi bir ila bir buçuk inç dik bir şekilde yerleştirin.
GÖBEK ÇAKRASI
Göbek çakra noktası, KID 16-Huangshu, göbeğin yarım cun yanında yer alır: iğneyi bir inç dik şekilde yerleştirin.
Ana nokta, LI 15-Quchi, dirsek yarı bükülü olduğunda, yatay dirsek çizgisinin lateral ucundaki çukurda bulunur: iğneyi bir buçuk inç dik olarak yerleştirin.
KABURGA ARASI ÇAKRASI
Kaburga arası çakra noktası, SP 21-Dabao, altıncı kaburga aralığında orta aksiller çizgide bulunur: iğneyi yarım inç eğik olarak yerleştirin.
Ana nokta, GB 37-Guangming, fibulanın ön sınırına yakın olarak lateral malleolun ucunun beş cun üzerinde yer alır: iğneyi bir inç dik şekilde yerleştirin.
KULAK ÇAKRASI
Kulak çakra noktası, TE 17-Yifeng, kulak memesinin arkasında, mandibula açısı ile mastoid çıkıntı arasındaki çöküntüde bulunur: iğneyi yarım inç dik olarak veya bir inç eğik şekilde öne ve yukarı yerleştirin.
Ana nokta, TE 4-Yangchi, bilek sırtının enine bilek kıvrımının çöküntüsünde, extensor digitorum tendon uzantıları arasında bulunur: iğneyi yarım inç dik şekilde yerleştirin