Bu makalede, yaşayan insan vücudundaki qi’yi tespit etmek için kullanılan bilimsel teknolojileri incelenmektedir. Bu teknolojiler arasında, Meridyen Tanımlama Cihazı (AMI) detaylı bir şekilde açıklanmaktadır. Belirli bir AMI deneyinin yakından incelenmesi sonucunda, veriler sağ ve sol Karaciğer kanalları arasında önemli bir fark göstermiştir. Yazar, bu farkın sağ taraftaki Karaciğer kanalının Karaciğer organından geçtiğini, sol taraftaki Karaciğer kanalının ise geçmediğini gösterdiği sonucuna varmaktadır. Bu deneyin verilerinin daha fazla analizi, Dalağı ve Safra Kesesi kanalları ile pankreas arasındaki daha önce rapor edilmemiş ilişkinin yönlerini ortaya çıkarmaktadır.
Geleneksel Çin tıbbının (GÇT) kanal sistemi, Huang Di Nei Jing (Sarı İmparator’un İçsel Klasik) adlı eserde akupunktur kanalları (jing) ve yan kanallar (luo) terimleriyle açıklanmıştır. Bu sistem, akupunktur uzmanları tarafından 2.000 yılı aşkın bir süredir kullanılmaktadır.
GÇT’ye göre, qi, sürekli olarak insan vücudu boyunca kanal sisteminden akıp gelen yaşam enerjisidir. Ancak, vücuttaki kanallar kan damarları veya lenfatik sistem gibi fiziksel bir formda değildir ve mevcut teknoloji ile kolayca tespit edilemezler. Akupunktur kanallarının anatomik bir bakış açısından ne olduğunu açıklamak için büyük ilgi ve çaba gösterilmiştir. Son yıllarda, elektrodermal tarama cihazları (EDSD’ler), radial basınç nabız spektrumu (RPP), gama radyasyon izotopları, floresan, kızılötesi ışın izleme, cilt yüzeyi perfüzyon ve fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) gibi yöntemler ve metrikler kullanılarak vücuttaki kanalları tespit etmek için birçok bilimsel araştırma yapılmıştır. Bunlar arasında, EDSD’ler en sık kullanılanlardır ve diğer teknolojilere kıyasla onların kullanımıyla ilgili daha fazla makale yayınlanmıştır. Elektrodermal tarama cihazları, yaşayan vücuttaki qi akışını tespit etmek amacıyla teorize edilmiş ve kanal sistemini araştırmak için kullanılmıştır.
Bilinen ilk elektrodermal tarama cihazı (EDSD), aynı zamanda akupunktur eğitimi almış olan Alman doktor Reinhold Voll tarafından 1958’de icat edildi. Voll, cilt iletkenliğini ölçtü ve akupunktur noktalarında daha az direnç buldu. Daha sonra, diğer EDSD’ler tasarlanmıştır. Bunlar arasında AMI (Meridyen Tanımlama Cihazı), Neurometer (Ryodoraku Research Center Ltd, Tokyo, Japonya tarafından üretilmiştir), Hibiki-7 (Asahi Butsuryooki Research Lab, Kita Kyoto, Japonya) ve Dermatron (Pitterling Electronic, Münih, Almanya) bulunmaktadır.
Neurometer, Dr. Yoshio Nakatani tarafından tasarlanan bir teşhis cihazıdır. Bu cihaz, elektrik direncini belirlemek için 24 jing (Japonca: ting)-kuyu noktasını (her elde altı, her ayakta altı) kontrol eder ve ardından her test noktasındaki akım akışını analiz eder.
Hibiki-7, jing-kuyu noktalarındaki elektrik direncini ölçmek için kullanılır. Toplanan verilerden oluşturulan bir “AcuGraph,” cilt iletkenliğini göstermek için kullanılır. İletkenlikte bir düşüş, ilgili organla ilgili sorunların bir göstergesi olarak kabul edilir.
Dermatron, her test noktasını cilde yaklaşık bir voltluk akım ile 8 ila 10 mikroamper şarj eder ve ardından iletkenliği ölçer.
AMI, Dr. Hiroshi Motoyama tarafından tasarlanan benzersiz bir EDSD’dir. Elektrik iletkenliği, kapasitans ve cilt dokusunun polarizasyonunu test etmek için kullanılabilir.
Tipik ölçümler genellikle parmak ve ayak parmaklarının jing-kuyu noktalarında yapılır, bu da cildin tek bir kare voltaj darbesine (üç volt yüksekliği ve 512 mikrosaniye genişliği) verdiği tepkiyi yakalar ve üç temel parametreyi çıkarır: Önceki Polarizasyon (BP, mikroamper cinsinden ölçülen), Sonraki Polarizasyon (AP, mikroamper cinsinden ölçülen) ve IQ (polarizasyon için harekete geçirilen iyonların toplam elektrik yükü, picocoulomb cinsinden ölçülen).
Motoyama’ya göre, bu üç temel parametrenin fizyolojik anlamı şöyledir: BP, her bir ilgili jing-kuyu noktası ile ilişkilendirilen kanaldaki qi’nin bir ölçüsüdür; AP, ölçüm anındaki otonom sinir sisteminin durumunun bir ölçüsüdür; ve IQ, vücudun bağışıklık sisteminin kapasitesini yansıtmaktadır. Bu nedenle, bu ölçümler, akupunktur kanallarının ve bunların karşılık gelen iç organlarının işlevselliğini değerlendirmek için kullanılabilir.
AMI, bir dizi bilimsel araştırma çalışmasında kullanılmıştır. AMI kullanılarak yapılan çalışma alanları arasında akupunktur kanallarını incelemek, psikofizyoloji, psikoterapi, üstün yetenekli çocukları tanımlama, fizyoloji ve ırklar arasındaki farklılıklar yer almaktadır.
Araştırma Metodolojisi
Bu makalede odaklanılan AMI çalışması Gaetam Chavalier ve Kazuhito Mori tarafından yapılmıştır. Deneylerinde, AMI, vücudun kanalları üzerinde yerçekimi etkisinin incelenmesi için kullanılmıştır. ‘Yerçekimi’, çıplak ayak – içinde akupunktur noktası Yongquan KID-1 de dahil olmak üzere – toprakla temas halinde olduğunda meydana gelen süreci tanımlayan bir terimdir. Yerçekimi sırasında, serbest elektronlar çıplak ayak tabanı aracılığıyla toprak ve vücut arasında akar.
Çalışmalarında, Chavalier ve Mori, konular AMI ölçümü sırasında sırt üstü yattıkları sırada yerçekimini taklit etmek için bir topraklama cihazı kullandılar. Topraklama cihazının bir ucu, açık havada 0.25 inç çapında bir paslanmaz çelik çubuk kullanılarak toprağa dikildi; diğer uç, konunun her iki ayaklarındaki Yongquan KID-1 noktasına yapışkan elektrot yamaları kullanılarak bağlandı. Bu nedenle metodoloji, konuların çıplak ayakla yerde duruyormuş gibi simüle edildi. Kontrol grupları, taklit yerçekimi cihazına bağlandı.
Bu çift-kör çalışmada, 65 denek seçildi ve test edildi. Bunların arasında, 58’inin (28 yerçekimine maruz kalan ve 30 kontrol) analiz için yeterince tam veri setleri vardı. Yirmi iki yerçekimine maruz kalan denek, istatistiksel analizlere uygun veri setlerine sahipti. Çalışma sırasında AMI’nın algılama elektrodu, yedi milimetrelik kare elektrolit jel elektrotları aracılığıyla deneklerin jing-kuyu noktalarına bağlandı. Bir topraklama elektrodu AMI’dan deneğin bileğine takıldı. Lütfen AMI bilek topraklamasının, insan derisinin yüksek elektrik direnci nedeniyle Yongquan KID-1’de topraklama ile çakışmadığını unutmayın. Aynı nedenle, bu durum aynı zamanda jing-kuyu noktalarındaki elektrik iletkenliği ölçümü ile de çakışmaz.
Önceki Polarizasyon ölçümleri, aşağıdaki 14 kanala karşılık gelen sol ve sağ taraflardaki 28 jing-kuyu noktasından alındı: Akciğer, Büyük Bağırsak, Perikardium, Diafragma, San Jiao, Kalp, İnce Bağırsak, Dalak, Karaciğer, Mide, Mide Dalı, Safra Kesesi, Böbrek ve Mesane. Diafragma ve Mide Dalı’nın TCM yerine Motoyama tarafından tanımlanan kanallar olduğunu unutmayın. Her bir denek için 28 akupunktur noktası için 30 ölçüm almak için 14 dakika veri toplama süresi gerekiyordu. Bu ölçümler, yerçekiminden önce ve yerçekiminden sonra hem kontrol hem de yerçekimine maruz kalan denekler için iki kez alındı.
Sonuçlar
Sonuçlar t-testi ile istatistiksel olarak analiz edildi. Veri analizi, her iki taraftaki her kanal için yerçekiminden sonra ortalama BP değerlerinde anlamlı bir azalma olduğunu gösterdi. Tüm sonuçlar, %99 güven aralığıyla anlamlıydı. Kontrol grubu için şam (sahte) yerçekimi uygulandıktan sonra anlamlı bir sonuç bulunmadı. Tablo 1, topraklama öncesi (B2), hemen sonra (I1) ve topraklamadan önce ve sonra (B2 eksi I1) (mikroamper cinsinden) farkı içeren BP akım değerlerini listeler. Bu değerler, yukarıda açıklandığı gibi 60 ölçümün ortalamasıdır. Bu makalenin yazarı, Tablo 1’de başka bir değer sütunu eklemiştir, bu da topraklamadan önceki değerden topraklamadan sonraki değere (B2 eksi I1) olan yüzde değişimi içerir. Bu dördüncü değer, farklı kanalları – uzunluk ve doğalarında değişen (topraklamadan önceki değerlerinde yansıtılan) – doğrudan karşılaştırmak için kullanılabilir; bu oran, kanallar üzerindeki topraklamanın etkisini ölçen bir ölçü sağlar.
Tablo 1: Topraklamadan önce ve sonra ortalama BP akım değerleri, sayısal ve yüzde fark (LU: Akciğer, LI: Büyük Bağırsak, P: Perikardium, SJ: San Jiao, SI: İnce Bağırsak, HE: Kalp, SP: Dalak, LIV: Karaciğer, ST: Mide, GB: Safra Kesesi, KID: Böbrek, BL: Mesane. BP: Önceki Polarizasyon, B2: Topraklamadan Önce, I1: Topraklamadan Sonra) [Not: Çünkü Diafragma ve Mide Dalı, tipik akupunkturistler tarafından kullanılan geleneksel kanallar değildir, burada atlanmıştır.]
Tartışma
Tablo 1’deki dördüncü sütundaki oranlar iki gruba ayrılabilir. Daha önceki bir makalede bildirildiği gibi, bu oranlar yaklaşık olarak ya %22 ya da %58’dir. %58 civarındaki değerler (Safra Kesesi, Böbrekler ve Mesane dahil), bu yazarın tezine göre, serbest elektronlar ilgili organdaki iç kısımlardan akar. Bu organların içindeki empadans, elektrik akımını yaklaşık %58 azaltır. Serbest elektronların daha kolay geçtiği kanallar (yaklaşık %22 azalan) Akciğer, Büyük Bağırsak, Perikardium, San Jiao, Kalp ve İnce Bağırsak’tır. Karaciğer, Dalak, pankreas ve Safra Kesesi ile ilgili verilerden ortaya çıkan belirli sorular aşağıda ele alınacaktır.
Karaciğer
Tablo 1’e ilk bakışta, %20.6 ile %22.8 arasındaki oranların hepsinin ellerin kanallarına ait olduğu, %57.2 ile %60.2 arasındaki oranların ise ayakların kanallarına ait olduğu görünmektedir. Bu durum, farkın basitçe ayaklara giden kanalların ellerden daha uzun olmasından kaynaklandığı sonucuna yol açabilir. Ancak daha yakından incelendiğinde, sol Karaciğer kanalının değeri %21.6 iken sağ taraf Karaciğer kanalı %57.5 olarak ölçülmüştür. Karaciğer kanalı ayaklara gittiği için, bu veriler iki grup değerin ellerin veya ayakların kanalları ile ilişkilendirilmesine göre ayrılmadığını düşündürebilir. Diğer tüm kanallar benzer sol ve sağ taraf değerlerine sahiptir. Bu, serbest elektronların sağ taraftaki karaciğer organından geçtiğini, ancak sol tarafta geçmediğini gösterebilir.
Resim-1 (Karaciğerin Anatomisi)
Karaciğer organı vücudumuzun genellikle sağ tarafında bulunur ve iki ana lobdan oluşur. Sağ lob, sol lopun yaklaşık altı katı büyüklüğündedir ve sağ hipokondriumu kaplar. Sol lob, epigastrik bölgede bulunur ancak biraz sol hipokondriyak bölgeye uzanır. Karaciğerin sol kenarı sol meme çizgisine ulaşmaz. GÇT teorisine göre,1 Karaciğer kanalı büyük ayak baş parmağının dorsal bölgesinde başlar. Alt karın bölgesine doğru hareket eder, mide etrafında kıvrılır ve karaciğer organına girer. Oradan diaframı geçer ve nihayet Vertex’te Governor Vessel (Du Mai) ile buluşur. Bu tanım, sağ taraftaki Karaciğer kanalı için mükemmel bir anlam ifade eder. Ancak sol Karaciğer kanalının, karaciğer lobunun meme çizgisine ulaşmaması durumunda karaciğer organına nasıl ulaştığını anlamak zordur.
Tablo 1’deki deneysel veriler, bu soruya cevap bulmaya yardımcı olur. Tablodaki veriler çok hassas gibi görünmektedir. Yukarıda tartışıldığı gibi, %58 civarındaki değerlere sahip kanallar için, serbest elektronların muhtemelen organların içinden akması olasıdır. Bu organların içindeki empadans, elektrik akımını yaklaşık %58 azaltır. Yüzde 22 civarında değişen diğer kanallar için, serbest elektronlar muhtemelen organların yüzeyinin üzerinden akar. Sağ taraf Karaciğer kanalı için %57.5 değeri, onun karaciğer organından geçtiğini gösterir. Sol taraf Karaciğer kanalı için %21.6 değeri, serbest elektronların organın içinden geçmediğini gösterir.
Antik Çinli uygulayıcılar sağ ve sol taraf Karaciğer kanalları arasında bir fark olduğunu biliyorlardı.
Bu bilgi klinik uygulamada özellikle kullanışlı olmadığı için, sol taraf Karaciğer kanalının karaciğer organından geçmediği, ancak hala Karaciğer disharmonisi ile ilişkili hastalıkları tedavi etmede etkili olduğu bilgisini belirtmeyi tercih etmiyorlar. Bu, örneğin, hem sağ hem de sol taraf Karaciğer kanalının yukarı doğru çıkarak nihayetinde Vertex’te Governor Vessel ile buluşması durumu için geçerlidir. İkinci olarak, biyomedikal bir perspektiften, çoğu akupunktur noktası omurgaya giren afferent C-sinir liflerini uyarabilir, iç organlarımız da omurgaya giren afferent C-sinir liflerine sahiptir. Karaciğer kanalı durumunda, her akupunktur noktası afferent C-sinir liflerini uyarabilir ve karaciğer, safra kesesi, cinsel organlar, uterus, prostat ve mesanedeki C-sinir lifleri ile etkileşime girebilir. Bu nedenle, sol ve sağ Karaciğer kanalları, sol taraf Karaciğer kanalının karaciğer organından geçmemesine rağmen ilgili hastalıkları tedavi edebilir.
Bununla birlikte, sağ taraf Karaciğer kanalının karaciğer organından geçtiği bir fark olabilir, bu nedenle klinik uygulamada iki Karaciğer kanalı arasındaki farka daha fazla dikkat edilmesini teşvik etmek isterim.
Dalak ve Pankreas
Tablo 1, Karaciğer kanalı hariç, sağ ve sol taraftaki kanallar arasında tutarlı oranlar göstermektedir. Bu, simetrik olan organlar için mantıklıdır (örneğin Akciğer, Böbrek, İnce Bağırsak, Mesane ve Büyük Bağırsak) veya vücudun merkezine yakın konumlanmış organlar için (örneğin Kalp ve Mide). Ancak dalak organı vücudun sol tarafında yer alırken, safra kesesi vücudun sağ tarafında yer almaktadır. Okuyucular, bu kanalların değerlerinin her iki tarafta da benzer olmasının nedenini merak edebilirler.
Pankreasın midesinin arka tarafında, dalak gibi konumlandığını biliyoruz. Dalak sadece vücudun sol tarafında bulunur. Öte yandan pankreas, vücudun her iki tarafına da yayılmıştır (Bkz. Resim 2) ve doğrudan dalakla bitişiktir. Tablo 1, serbest elektronların muhtemelen dalak organına girdiğini göstermektedir. Dalak kanalının oranlarının vücudun sağ ve sol tarafları arasında tutarlı olması, serbest elektronların aynı zamanda vücudun sağ tarafındaki bir organa da girmiş olması gerektiği anlamına gelir. Geleneksel Çin Tıbbı’na göre, vücudun sağ tarafındaki tek organ, pankreas için bir kanal atanmamıştır. Tablo 1’deki verilere dayanarak, sağ taraftaki Dalak kanalının muhtemelen pankreas içine girdiği düşünülmektedir.
Resim-2 (Pankreas ve Safra Kesesi’nin anatomisi)
Bu, Geleneksel Çin Tıbbı’ndaki bir gizemi açıklayabilir. Pankreas, vücutta büyük bir organdır ve antik Çinli doktorların gözden kaçıramayacağı bir organ olmalıdır. Peki, neden ona atanmış bir kanal yok? Yazarın görüşüne göre, antik Çinli uygulayıcılar sağ taraftaki Dalak kanalının pankreası geçtiğini biliyorlardı. Bu nedenle, antik Çin tıbbı uygulamasında, pankreas Dalak’ın bir parçası olarak kabul ediliyordu. Bu, antik Çin tıbbi çizimlerinde açıkça görülebilir. Bu nedenle, sağ taraftaki Dalak kanalı, modern tıpta pankreas olarak adlandırılan Dalak organının bir kısmından geçtiği kabul edildi.
Safra Kesesi
Safra Kesesi organının anatomik olarak karaciğerin altında yer aldığını biliyoruz. Safra Kesesi organından bahsettiğimizde genellikle sadece Safra Kesesi organının gövdesine atıfta bulunuyoruz. Sağ ve sol hepatik kanalları ve karaciğerden gelen ortak hepatik kanalı hariç tutuyoruz. Ayrıca ortak safra kanalını Safra Kesesi organının bir parçası olarak düşünmüyoruz. Dahası, pankreatik kanal pankreasta yer aldığı için kimse onun Safra Kesesi organının bir parçası olduğunu düşünmez. Gerçekte, pankreatik kanal ortak safra kanalına bağlıdır; bu nedenle bu kanallar ve Safra Kesesi organı bir sistem içindedir (Bkz. Resim 2).
Bu sistem, sindirim sıvılarını taşımak olan aynı fonksiyona sahiptir. Eğer bu kanalları dahil edersek, sağ taraf Safra Kesesi kanalı Safra Kesesi organından ve kanallarından geçebilirken, sol taraf Safra Kesesi kanalı sol taraftaki pankreas içindeki kanallardan geçebilir. Bu, Tablo 1’deki oranların neden her iki tarafta benzer olduğunu açıklayabilir. Buna göre, Çin tıbbında bu kanalların tamamı Safra Kesesi olarak düşünülmelidir. Su Wen (Temel Sorular) adlı eserdeki beş element teorisine göre, Safra Kesesi sadece doğru ve tam olanın sorumlusudur. Kararlar bundan kaynaklanır. Bu, bilge değerlendirme ve karar alma memurudur. Safra Kesesi, karar vermek zorunda olan tek organdır. Safra ve pankreatik suyun ne zaman ve ne kadarının karaciğer ve pankreas tarafından salgılanacağına karar vermesi gerekir.Bu noktada, antik Çinli uygulayıcıların bilgeliğini takdir etmemek elde değil – bunu nasıl biliyorlardı?
Karar
Geleneksel Çin Tıbbı teorisine göre, Karaciğer, Dalak ve Safra Kesesi kanalları ilgili organlarından geçer. Ancak, antik Çin tıbbı uygulayıcıları bir vücudun bir tarafındaki bir kanalın, vücudun karşı tarafındaki bir organın içinden nasıl geçebileceğini ayrıntılı bir şekilde açıklamamıştır. Bu makalede rapor edilen EDSD verilerinin gözden geçirilmesi, bu soruyu açıklığa kavuşturuyor.
Bu verilere dayanarak yazar şu sonuçlara varmaktadır:
- Sağ taraftaki Karaciğer kanalı, karaciğer organından geçerken sol taraf geçmez.
- Sol taraftaki Dalak kanalı, Dalak organından geçerken sağ taraf pankreas üzerinden geçer.
- Sağ taraftaki Safra Kesesi kanalı, Safra Kesesi organından geçerken sol taraf pankreas kanalları üzerinden geçer.
Bu makaleden esinlenerek, karaciğer ve pankreas üzerinden geçen kanalları araştırmak için belki de vücuttaki kanalları tespit edebilen diğer teknolojileri kullanabilirsiniz.
Çin tıbbı uygulayıcıları ve akupunkturistler, bu makalenin keşiflerine dayalı olarak hastalıkları tedavi etme konusunda araştırma yapabilirler. Örneğin, diyabet, pankreası tedavi etmek için sağ Dalak kanalının kullanılması ve pankreas kanallarını tedavi etmek için sol Safra Kesesi kanalının kullanılmasıyla daha etkili bir şekilde tedavi edilebilir.
Araştırmacılar, özel organların günün iki saatlik dönemlerinde daha aktif hale geldiği “Çin saati”ni doğrulayabilir; bu, uzun mesafe seyahatinden kaynaklanan fizyolojik değişikliklerin etkilerini incelemek için kullanılabilir.
Ayrıca, AMI (Apparatus for Meridian Identification), Çin bitkisel ilaçlarının etkilediği kanalları araştırmak amacıyla bitkisel ilaç tüketildiğinde kullanılabilir ve bu şekilde terapötik etkilerini daha iyi ayırt edebilir.
Çin tıbbı dışındaki alanlarda çalışan araştırmacılar, bu teknolojiyi kullanabilirler. Örneğin, tıbbi araştırmacılar ve ilaç şirketleri, bu teknolojiyi ilaç keşfinde ve hayvanlar üzerinde klinik araştırmalarda veya klinik denemelerde yardımcı olmak için uygulayabilirler, ve tıp doktorları, hastalarının kanallarında tıkanıklık olup olmadığını veya reçete edilen ilaçların etkisini değerlendirmek için bunu kullanabilirler.