Romatoid Artrit (RA), bağışıklık sistemi bozukluğunun tetiklemesiyle eklemlerin iç yüzeyini kaplayan zarın iltihaplanmasıdır. RA, Uzun vadede eklem hasarına yol açabilir, kronik ağrıya, fonksiyon kaybına ve hatta engelliliğe neden olabilir.
Romatoid Artrit’in Batı Tıbbı’ndaki Kökeni ve Nedenleri
RA’nın kesin nedeni şu anda bilinmemektedir. Aslında, muhtemelen tek bir nedeni yoktur. Araştırmacılar şu anda RA’nın bir hastalık mı yoksa ortak özelliklere sahip birkaç farklı hastalık mı olduğunu tartışmaktadır.
İşte olası nedenleri:
1- Genetik
Lökosit antijeni olan HLA-DR4’ün anomalisi, romatoid artrit (RA) gelişme riski taşıyan bir genetik anormalliktir. Bu belirtecin işlevi, vücudun kendi hücrelerini yabancı saldırganlardan ayırmaktır. Eğer HLA-DR4, bu ikisini ayırt edemezse, kendi hücrelere saldırabilir.
2- İmmün Sistem
Vücutta meydana gelen bir iletişim hatası örneği olarak, “romatoid faktör” olarak bilinen bir antikorun, diğer normal antikorları düzenlemeye yönelmesi olrak verilebilir. Bu durum, bu alt düzey antikorun doğrudan otoimmün hastalığa neden olmasa da, mevcut bir otoimmün hastalığın alevlenmesine potansiyel olarak yol açabileceği anlamına gelir.
Bununla birlikte, yüksek bir romatoid faktör düzeyi, bağışıklık sisteminin düzensiz çalışmasına işaret edebilir.
Genel olarak, vücutta bulunan romatoid faktörün seviyesi ne kadar yüksekse, hastalık aktivitesi o kadar şiddetli olabilir. Ancak, RA’ya sahip olan tüm insanların romatoid faktör seviyesinin arttığını söyleyemeyiz; bunun yanında romatoid faktör seviyesi yüksek olan tüm insanlar da RA’dır diyemeyiz.
Ayrıca, romatoid faktör testi, hastalığın seyrinin çok erken bir aşamasında yapıldığında yanlış negatif bir sonuç verebilir.
3- Enfeksiyon
Bazı insanlarda RA’nın bir enfeksiyon tarafından tetiklenebileceği mümkündür, ancak bunun şu anda kanıtı bulunmamaktadır. RA bulaşıcı bir hastalık değildir, ancak neredeyse tüm hastalarda maruz kalınan bir mikrobun, zaten RA’ya karşı bir duyarlılığın bağışıklık sisteminden anormal bir tepkiye neden olabileceğini söylemek mümkündür.
Batı Tıbbı’nda Romatoid Artrit Tanısı
RA teşhisi, kapsamlı bir tıbbi ve aile sağlığı geçmişi, fiziksel muayene, laboratuvar testleri ve radyografiye dayanmaktadır.
1- Tıbbi geçmiş – tıbbi geçmiş, muhtemelen RA teşhisi koymak için en önemli araçtır. 2- Fiziksel muayene – eklem şişliği, eklem hassasiyeti, hasar görmüş eklemde hareket kaybı, eklem hizalama bozukluğu, cilt, akciğer ve gözler de dahil olmak üzere diğer organlarda RA belirtileri gibi semptom ve bulgular
3- Laboratuvar testleri.
En yaygın kullanılan testler şunlardır:
Tam Kan Sayımı
RA hastalarının sıklıkla düşük kırmızı kan hücresi sayısına sahip olması, anemi belirtisi olabilir. Anemi, yorgunluk hissine katkıda bulunabilir. Hastalığın daha agresif bir formuna sahip olan kişiler genellikle daha şiddetli anemiye sahiptir.
Bununla birlikte, beyaz kan hücresi sayısı (BKH) yüksek olabilir, bu da enfeksiyonun varlığını gösterebilir. Düşük BKH, RA’nın bir komplikasyonu olan Felty sendromunu işaret edebilir veya belirli ilaçlardan kaynaklanabilir.
Genellikle, iltihap mevcut olduğunda trombosit sayısı artar. Ancak, bazı ilaçlar tarafından düşürüledebilir.
Eritrosit Sedimantasyon Hızı (ESH)
ESH, kırmızı kan hücrelerinin bir test tüpünün altına düşme hızını ölçer. Kırmızı kan hücreleri ne kadar hızlı düşerse, iltihap o kadar fazla olabilir. Yüksek bir ESH, iltihabı gösterir; oran ne kadar yüksekse, RA o kadar şiddetli olabilir. ESH sıklıkla tedavinin başarısını izlemek için kontrol edilir. Bu test, RA’ya özgü olmasa da vücuttaki genel iltihabı ölçer.
C-reaktif Protein (CRP)
CRP normalde vücutta bulunur, ancak iltihap varlığında seviyeleri artar. CRP seviyesi ne kadar yüksekse, hastalık o kadar aktif olabilir. ESH ve CRP benzer iltihap derecelerini yansıtsa da, bazen biri yükselirken diğeri yükselmez. Bu test, iltihabı ve tedaviye yanıtı izlemek için düzenli olarak tekrarlanabilir.
Romatoid Faktör (RF)
Bu test, vücuttaki RF miktarını ölçer. RF ne kadar yüksekse, RA o kadar şiddetli olabilir.
Antinükleer Antikorlar (ANAs)
Bu test, RA’lı insanların yaklaşık %30-40’ında görülen bir grup otoantikoru tespit eder. ANA testi genellikle bir tarama aracı olarak kullanılmasına rağmen, birçok RA’sız veya başka hastalıkları olan insan da ANA’ya sahip olabileceği için teşhis aracı olarak kullanılmaz.
Görüntüleme Yöntemleri
Radyograflar (X-ışınları)
X-ışınları, eklem çevresindeki yumuşak dokuların şişmesini ve kemik yoğunluğunun kaybını gösterebilir. Hastalık ilerledikçe, X-ışınları kemiklerin uçlarına yakın küçük delikleri veya erozyonları, kıkırdak kaybı nedeniyle eklem boşluğunun daralmasını gösterebilir.
Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG)
MRG, röntgen görüntüsünde görünmeden önce erken iltihabı tespit edebilir. MRG, özellikle eklem iç zarının iltihabını belirlemede çok etkilidir.
Eklem Ultrasonografisi
Bu, direkt grafi (röntgen) hasarı göstermeden önce eklem iltihabını aramak için daha ekonomik bir yoludur.
Kemik Dansitometrisi
Çift enerjili X-ışını absorptiometrisi (DEXA), kemik yoğunluğunu ölçmek için önemli bir görüntüleme yöntemidir ve genellikle osteoporozu tespit etmek için kullanılır.
RA’lı kişilerde eklem immobilizasyonu ve inflamatuar tepki nedeniyle kemik kaybını hızlandırabilen bu durum, osteoporozun özellikle şiddetli olmasına neden olabilir. Menopoz sonrası osteoporozdan özellikle kadınlar etkilenebilir.
Romatoid Artrit’in Akupunktur’daki Kökeni ve Nedenleri
Antik akupunktur kitapları RA’ya doğrudan atıfta bulunmasa da, Bi sendromları adı verilen hastalıklarla ilgilenir, bunlardan bazıları RA’nın belirtilerine ve bulgularına benzerdir.
Bi, tıkanıklığı ifade eder ve patojenlerin kanallarda tıkanıklık oluşturması sonucu ortaya çıkar. Bu tıkanıklık, Qi ve Kan’ın kanallarda düzgün bir şekilde akmasını, eklemleri ve uzuvları ısıtarak besleme görevlerini yerine getirmesini engeller, bu da ciddi semptomlara neden olur.
Akupunktur şöyle der: ‘Rüzgar, Soğuk, Sıcaklık ve Nem olarak bilinen dört dış tehlike insan vücuduna saldırır ve Bi sendromlarına neden olur.’
Akupunktur, Qi ve Kan’ın yetersiz olduğu durumlarda dış patojenlerin vücuda saldırabileceğini ve vücudu iyi bir şekilde koruyamayacağını öğretir. Bu saldırı, Qi ve Kan eksikliği ile birleştiğinde Bi sendromuna neden olabilir.
Bu nedenle, Bi sendromunun etiyolojisi karmaşıktır. Rüzgar, Nem, Soğuk ve Sıcaklık gibi dış patojenlerin vücuda bir iç Qi ve Kan eksikliği sonucu saldığı bir kombinasyonu içerir. Bu dış patojenler kanallarda kalarak Kan ve Qi’nin akışını engeller, Bi sendromuna neden olur.
1- Dış patojenlerin saldırısı
Bi sendromu, Rüzgar, Soğuk, Nem ve/veya Sıcaklık’ın bir araya gelmiş saldırısı sonucu oluşur, ancak Soğuk ve Sıcaklık aynı anda saldıramaz. Rüzgar, diğer patojenleri her zaman vücuda saldırmaya yönlendirdiği için en önemli patojen faktördür. Bu saldırı ani hava değişiklikleri, insanların soğuk veya yağmurlu bir yerde yaşaması veya az giyinmesi, insanların aşırı soğuk ve nemli hava koşullarında koşması veya aşırı terlemesi gibi durumlarda ortaya çıkabilir, bu da gözeneklerin açılmasına neden olur. Bu faktörlerin herhangi biri, dışsal Rüzgar, Soğuk, Nem veya Sıcaklık’ın istilasını kolaylaştırabilir. Dış patojenler kanallarda uzun süre boyunca durursa, bu aynı zamanda Kan stazına ve Kan’da Sıcaklık belirtilerine yol açabilir. Veya Soğuk-Nem’in vücutta uzun süre boyunca durgun kalması, bu durumun aynı zamanda bir Sıcaklık sendromuna dönüşmesine neden olabilir.
Karaciğer ve Böbrek yetmezliği, dış patojenlerin vücuda saldırmasına izin veren iç koşulları yaratır. Karaciğer Kanı depolar ve Böbrek Öz’ü depolar. Karaciğer Kanı, Böbrek Öz’ü tarafından beslenir; Böbrek Öz’ü, Karaciğer Kanı tarafından yeniden doldurulur. Akupunktur’a göre, Kanın Öze dönüşebileceğine inanılır; bunun yanında Kan ve Öz’ün kaynağı aynıdır: gıda Özü. Bu nedenle Akupunktur’da, ‘Öz ve Kanın ortak bir kaynağı vardır’ bunun yanında ‘Karaciğer ve Böbreğin de ortak bir kaynağı vardır’ der. Bu nedenle, Öz yetersizliği, Kan yetersizliğine yol açabilir. Ve uzun süreli Karaciğer Kanı eksikliği de Böbrek Öz’ü eksikliğine neden olabilir. Her ikisi de sonunda Böbrek ve Karaciğer yetmezliğine yol açar. Öz ve Kan, kasları, tendonları ve kemikleri besleme görevine sahiptir. Bu görevleri yerine getiremediklerinde, ‘eklem boşluğu’ olarak adlandırılan bir durum ortaya çıkar ve bu da dış patojenlere vücuda saldırma şansı verir yani Bi sendromuna yol açar.